Eki 02

Av(cı) | Layika Begüm Janowski

Yazan Editör Kategori atölyeden

Bu defa çok iyi gizlendim. Burada beni kimse bulamaz, biraz soluklanmak istiyorum. Ama fazla kalamam, benim de birkaç kişiyi avlamam gerek. Yoksa buradan çıkmam mümkün değil.

Gözümü uzattığım delikten hızla koşan bir adam görüyorum, silahını düşürmüş. Süratle uzaklaşıyor ve aşağıdaki ağacın arkasında kayboluyor. Silahlardan ürkütücü sesler çıkıyor. Bağıranlar var ortalıkta.

Yapraklarla örtülmüş barakalar ve varillerle dolu etraf. Eski arabalar ve parçalanmış kapıları her tarafa dağılmış. Birden keskin bir acı ile irkiliyorum, koşarken fark etmemişim. Ah olamaz, vuruldum! Elimi bacağıma değdiriyorum, aşağı bakmaya korkuyorum ama bakmak zorundayım. Pantolonumda bir delik, sağ kalçama yakın bir yerde ise bir sıyrık var. Acıyor ama yürümeme engel değil. Otururken dikkat etmeliyim. Ucuz atlattım. Derin bir nefes al ve ver. Üç defa tekrar et.

Ne işim var benim burada? Sağ salim kurtulursam, en alkollüsünden bir kokteyl içeceğim. Hani şu günbatımı gibi görünenlerden. Tamam, dağılma. Konsantre ol, buradan çıkman iyi hedef almana bağlı. Sol gözünü kapat. Ah, kalçamın üzerine eğildim. Lanet olsun. Evet, sol gözünü kapat, namluyu doğrult. Tüfeği iyi bir yere oturt. Karşıdakilerden fazla kişi kalmamış ya da çok iyi siper almışlar. Birden saklandığım ine biri giriyor koşarak ve yanıma çömeliyor. Soluk soluğa kalmış. Deniz bu.

“Kaybetmek üzereyiz, en son biz kaldık.”

“Ortalıkta kimse görünmüyor, pusu nerde?”

“Biri aşağıdaki arabanın kapısının arkasında, diğeri de üst taraftaki ağaç evinin tepesinde. Zıt yönlerden kuşattılar, kim çıkarsa vuruyorlar. Bak uzat gözünü şurdan, gördün mü?”

“Has…tir! Evet yukardakinin namlusu görünüyor. Aşağıdaki bu açıdan görünmüyor. N’apıcaz?”

“Bak şimdi, beni iyi dinle. Beraber hareket edersek dikkatlerini dağıtıp ikisini de vurabiliriz. Ben biraz aşağı doğru süzülerek arkadakine yaklaşacağım. Yukardaki beni fark edecek ve takip etmeye çalışacak. Ama odaklanması zaman alacak. Sen o anda kafanı biraz çıkarıp yukardakine nişan al. İyi odaklan, birden çık ve tetiği çek. Ben o arada aşağıya ulaşmış ve diğerini alt etmiş olurum. Vurdun vurdun, yoksa ikimiz de…”

Deniz derin bir nefes çekti içine. Gözümün içine uzunca baktı. Sanki zaman durdu, her şey önümüzdeki birkaç saniyeye bağlı. Kafasını öne doğru eğip gözleriyle veda etti. Süzülmeye başladı. Birkaç saniye içinde hedef olacak. Nefes al ve ver! Namluyu gözüne oturt, açıyı kafanda belirle…

Geriye bir adımla çömelerek inden dışarı çıkıyorum. Kafamı kaldırıyorum. İşte orda! Sağ kolu tüfekle beraber dışarı sarkmış. Tek şansım var. Sol gözümü iyice kapatıp, tüfeği önümdeki duvara oturtuyorum. Hedefi gör, iyi nişan al. Bam! Vurdum. Kolu maviye bulandı. Bağırarak tüfeğini attı.

Zaferle ayağa kalktım, fakat Deniz hala ortalıkta yoktu, şimdiye kadar çıkması gerekirdi. Onun olduğu tarafa yöneldim. Birden karşı takımdaki arabanın arkasından fırladı. Iskalamış ve yerini de belli etmişti. Fark edilmeden yeniden pusu aldım. Sağ omzunu kapının arkasından tespit edebiliyorum. Zor bir atış olacak. Tüfeğini Deniz´e doğrulttu, tam nişan alırken omzunu biraz daha çıkardı. Evet, hedefe konsantre ol. Nişan al ve bas tetiğe! Aynı anda iki atış duyuldu. Deniz acıyla inledi, tıpkı benim avım gibi! Mavi lekeli koluyla tüfeğini yere attı ve adrenalini içinden atarcasına haykırdı. Ben içeceğim kokteylin hayalini kurarken, Paintball sahası bizim takımın sevinç çığlıklarıyla inlemeye başladı…

Not: yazı çizi atölyesi öykülerinden. 

Yorumlar akışı .

yazı çizi  
Facebook Twitter More...