Ara 19

“Yorgun fincanı koydum masaya.” Aman ne güzel yaptın. Yorgun fincanmış. Laflara bak laflara. Fincanın yorgunu mu olurmuş? Desenlisi olur, varaklısı olur, kulplusu, kulpsuzu, Paşabahçe’si, Kütahya’sı olur, yorgunu ne alla sen? Ne yazmış başka? “Bazen çoklukta boğuluyorsun, basit yokluk oluyor.” Allah kimseye yokluk vermesin. Âmin. Harçlığı mı yok bu kızın? Yokluk mu çekiyor da söyleyemiyor? Boğuluyorum falan demiş. “Perdeleri hiç açmadım o sabah.”  Pencereyi de açmamışsın. Ben açayım da hava girsin biraz. Ha şöyle. Devamı

Ara 16

Perdeleri hiç açmadım o sabah. Kara delik gibi ikimizi de yutan gece devam etsin istedim. Kırık dökük halim ortalığı daha fazla dağıtmasın, o erkenden uyanmasın, aklım ve kalbim bana bu oyunu daha fazla oynamasın istedim.

Odanın bir köşesine pusup uyumakla dün geceyi yok sayamaz. Beni uçurumdan aşağı atıp sırıtarak seyretmekten farklı değildi yaptığı. Onca yıllık arkadaşlık, emek, bir gecede, gecenin karasıyla kirlenebiliyormuş demek ki. Hayret. Devamı

Ara 06

Ben gelemem bugün. Kar yağıyor, baksana! Nefret ederim kardan ve ensemdeki soğuk soluklarından. Bana göre kar, bir iki saatlik görsel şölenden ibaret; o da gök kubbeden yavaş yavaş, döne döne süzülürse. Şölenden kalan ise yerdeki sulu kar ve çamur karışımı, ağır çekime alınmış mecburi yürüyüşler, buz faktöründen dolayı incinen popolar ve kar yığınının erirken iliklerimizden zorla çekerek aldığı ısı. Lunapark stili olmayan çarpışan arabalar da onun şaheseri. Devamı

yazı çizi