Şub 15

Hama’da hiç köpek görmedim, vallahi. Kilis’e gelesiye, hiç köpek görmedim. İlk köpeklerle karşılaştığımızda, annem lanet okudu. Köpek dediğin melun ve münkir.

Şirinyer Postanesinin önünde bekliyorduk. Suriyeli bir adam, kucağında bebeği yaklaştı postaneye. Sizin bu köpeklerden biri, kocaman bir şey abi, Allah inandırsın, yaklaştı bize. Hava soğuk. Yağmur var. Yağmur adamın ve kucağındaki bebeğin battaniyesinin üstüne yağıyor. Sizin yağmurunuz biraz zalim, kusura bakma. Devamı

Şub 14

Çimenlerin yeşili, hüznün koyusu gibi. Uzanıyorum yere usulca, üzerimde tinsel perdeler. Yumuşacık bir lokumu ısırırken yağan Hindistan cevizi yağmuru gibi kayıyor göğüs aramdan düşlerim. Göbeğimin merkezine, yaşam enerjime sokulup kendini gerçekleştirmek üzere…

Not: yazı çizi atölyesi öykülerinden.

Şub 13

Üşüyorum…

Ayakkabımın tekini trene binerken düşürmeseydim, yol boyunca, yırtık çorabımdan özgürlüğüne kavuşmuş başparmağımı izlemek zorunda kalmazdım. Vagonun ahşap zeminindeki aralıklardan kar dışında bir şey göremiyorum. Soğuk her yerden giriyor ve canımızı acıtıyor. Vagona istiflenmiş kalabalığın nefesi bile soğuk artık.  Bu ağır koku, bizden önce taşınan hayvanlara ait sanırım. Şimdi sırada biz varız. Yüzlerce çocuk, çoğu hasta. Öksürük ve ağlama sesleri hiç dinmiyor. Devamı

yazı çizi