Nis 03

Fil Bill | Ernur Yanbastıoğlu

Yazan Editör Kategori atölyeden

fil-billOnun sesini duyduğumda sevinçten zıplayacaktım. Ancak kendi etrafımda fırıldak gibi dönmekle yetindim. Sanki çok uzaklardan bir arkadaşım gelmiş gibi hissediyordum. Kim olduğuna, onu sevip sevmeyeceğime dair fikrim yoktu aslında. Belki şok halinde gelecek ve tek kelime etmeyecekti. Benim de burada olmamdan rahatsızlık bile duyabilirdi. Kim bilir?

Üç gün bekledim. Ara ara sesini duydum. Çığlık atıyordu ama sevinçten mi yoksa öfkeden mi anlayamıyordum. Uzun zamandır mutluluk tınıları çıkmıyordu ağzımdan. Arada bir daha fazla fıstık kapmak için küçük çocuklara yapılan numaralar dışında sesimin çıktığı bile söylenemezdi. Belki de öyle biri yoktu, hiç olmamıştı. Tüm sesler benim koca kafamdaydı. Bu kutu kadar yerde tek başıma kalmaktan aklımı kaçırıyor olabilirdim. Kendimden ettiğim şüphelere tam da inanacakken bir araya getirdiler bizi. Meğer dünyadaki ağırlığımıza duydukları saygıdan, ikimizin de rahatlıkla sığacağı daha büyük bir parmaklıklı vitrine koyacaklarmış. İnsan ne ilginç bir canlı, sevdiğini de korktuğunu da kafesliyor.

― Merhaba, hoş geldin! Ben Bill. Fil Bill.

İkinci düşündüğüm çıkacak galiba. Beni de kendi gibi yeni sanıyor, hatta yerini benimseyip bana misafir muamelesi yaptı. Yine de uzanan hortumu boş döndüremezdim.

― Ben de Anastasia. Hep buradaydım ama yine de hoş buldum. Hakikaten. İki yıldır tek başıma, buranın yarısı kadar bir kafeste yaşıyordum. Bu yüzden asıl sen hoş geldin!

Hem sıcakkanlı hem de mesafeli davranmaya çalışıyordum. Şayet burada birlikte yaşayacak ve küçük insanlara şaklabanlıklar yapacaksak iyi geçinmeliydik.

― Sen uzun zamandır buradaydın yani! Ben de tek başıma olacağımı düşünmüştüm. Seni görünce çok sevindim. Yeni müdür her hayvandan iki tane olması gerektiğini söylemiş. Yoksa depresyona girebilirmişiz. Çok şanslısın!

― Nasıl yani? Sen insanların dilinden anlıyor musun? Ayrıca ne şansından söz ediyorsun?

― Sirkte çalışmak zorunda kalsaydın sen de çözmüş olurdun dillerini. Kendilerini zeki sanıyorlar, ama onların bizim dilimizi çözdüğünü ne gördüm ne duydum. Varsa yoksa zorbalık. Dediklerini anlayacak kadar haşır neşir olmadığın için şanslısın.

― Benim bir kuzenim de sirkte çalışmıştı. Fakat siz Afrika fillerinin insanlarla arası daha kötü diye biliyorum. Sirkte nasıl durabildin?

― Dişlerim kısa olduğu için beni Asya fili sanıp aldılar. Ama inatçılık ruhumda var. Gösterilerde sınırları aşmaya kalkıp tüm insanların kaçmasına sebep olunca baş edemeyeceklerini anlayıp sattılar.

― Ailenle mi geldin?

― Annem topraklarımızdadır herhalde. Belki de lider olup başa geçmiş bile olabilir, 50 yaşını geçeli yıllar oldu. Babam taşımacılık yapıyor hâlâ. Kız kardeşim başka bir sirkte ama onun işi rahat. Sahnede resim yapıyor. Yeteneğini dedemden aldığını söyler annem. Ama dedem savaşa gittiği için çok da üstüne eğilememiş sanatının. Erkek kardeşim de futbolcu. Hepimiz bir yerlere dağıldık anlayacağın. Senin ailen nerede?

― Annem hâlâ Hindistan’da. Şenliklerde başrol alırdı. Bir de çok sevdiğimiz bakıcımız vardı. O ölünce son bir kez görmek, vedalaşmak için evine gitmiştik sürü halinde. Orada yakaladılar bizi. Benim rengim biraz daha pembeye çaldığı için buraya getirdiler sanırım. Anneme ne oldu, bilmiyorum. Ondan başka da kimsem yoktu zaten. Artık o da yok.

― Üzülme, en azından ben varım. Bak, sen bana buranın kurallarını öğret; ben de sirkten öğrendiklerimi sana… Çok eğleneceğiz! Bir tane göstereyim hatta!

Tanışalı bir gün bile olmadan, tek ayağının üstünde kendi etrafında dönen bir fil vardı karşımda.

Toprağa ayak basan en büyük canlılar olarak kendi küçük dünyamızda eğlenmeyi öğrenmiştik. Gündüzleri, Balet Fil Bill tüm ülkeyi kendini görmeye çağırıyordu adeta. Ben de ondan birkaç hareket öğrenmiştim ama satrançtaki filden halliceydim. Doğru zamanda harekete geçip küçük insanları ürkütmeden, doğru hamleyle çerezleri toplamak benim işimdi.

Geceleriyse, türümüzün laneti sayılan hafızamızın köşkünde dolanıp hikâyelerimizi anlatıyorduk.

Gaye’nin notu: yazı çizi atölyesi öykülerinden.

Yorumlar akışı .

Yorumlar

  • Ahu Öztürk

    Merhabalar Ernur hanım,
    Size ulaşabileceğim bir e-mail adresi bulamadığım için buradan yazıyorum. Bursa Uludağ Üniversitesi Psikoloji bölümünde öğretim üyesiyim. Sizden bir bilgi-belge ricam olacak. Mümkün müdür bana e-mailim yolu ile ulaşmanız? Bu güzel yazı ve diğerleri için sizi tebrik ederim.
    Güzel bir gün dilerim.



yazı çizi  
Facebook Twitter More...