Gölge / Tevfik Ceritoğlu
Yazan Kategori atölyedenSabahın ilk ışıkları gökyüzüne yeni umutlar dağıtana kadar içti. Müdavimi olduğu meyhaneden yalpalayarak çıktı. Meyhaneci Agop geçmiş yılların hatırına onu beklemiş, dinlemişti. Sessiz çığlıklarından yine hiçbir şey anlamamıştı. Arkasından bağırdı. “Remzi kardeş, bir taksi tut, bu hâlinle tomofil kullanmayasin, bak doğri olmasss.” Elini güçlükle onaylar gibi salladı, köşeyi döndü; düştü. Başı sonsuz bir vida… Birden midesi bulandı, doğruldu; kustu. Kusmuk kokusu genzini yakmış, söyleniyordu annesi… “Geberesice, seni doğuracağıma taş doğursaymışım. 13 yıllık kocam bana bu eziyeti çektirmedi. Şu hâle bak, her yer kusmuk içinde…” Kocası babalıktı.
O gece ilk kez tanışmıştı içkiyle… 18’indeydi. Hoş altı aylıkken onu terk eden anasını da alkolü de o gece tanımıştı. Güçlükle ayağa kalktı. Şehir mahmurluğunu yaşıyor, duraklar insan biriktiriyordu. Sanki dalgada kayıktı, sallandı. Bir duvara sırtını dayadı. Cebinden cigara paketini çıkarttı, düşürdü. Yanından geçen yaşlı bir amca durdu, eğildi, paketi aldı. İçinden iki cigara çıkardı, birini kendi diğerini de sarhoşun dudaklarına koydu. Çaktı kibriti, yaktı uçlarını… Göz göze geldiler dumanında… Asabiydi, alkollüydü, talihsizdi babası, her fırsatta eşek sudan gelinceye dek döverdi üvey anasını… “Seni kahvede görmüşler yine” diye gürledi. Korku boku Selanik kaçtı. O kovaladı; hızlıydı yakaladı. Ortalık sis, göz gözü görmüyordu yıllardır…
Derin bir nefes daha çekti cigaradan, burnundan çıkan duman öksürttü. 30 yıldır içiyordu bu mereti. Duvarlara tutuna tutuna saatlerce yürüdü. İşte eski bir sokak, durdu; tanıdı. Bir kapı, eli zile gitti; vazgeçti. Ceplerinde bir telaş, anahtarı buldu. Asansöre yürüdü. 3. kat, bir kapı daha… Anahtar ve kapı arasında bir naz… Arkasını döndü, kapıya dayandı, yavaş yavaş kaydı; kıçının üstüne oturdu. Karşı kapı açıktı. Dün gece yediği dayaktan tüm kemikleri sızlıyordu. Başı önünde, açık kapının önünden hızlıca geçti. Işığı yakmadı. Karanlık sessizdi. Karanlığı delerdi gözleri… Çişi şelale kuburda mübarek, şırıl şırıl… Dönüşte açık kapının önünde durdu. Pencerede bir sokak lambası, bir gölge yukarıdan baktı. Kafasını kaldırdı. Göz göze gelmedi. Babası, ağır ağır sallanıyordu…
Gaye’nin notu: yazı çizi atölyesi ürünlerinden.