Nis 04

Görgülü kuşlar gördüğünü uygular | Feyza Kaplan

Yazan Editör Kategori atölyeden

Geçmiş halayın başına iki ayak ileri, tek ayak geri gidiyor, gururla sallıyordu mendilini Afşin Ağa.  Nasıl gururlanmasındı ki? Üç hanımdan olma yedi kızdan sonra nihayet Allah yüzüne bakmış, soyunun devamı İbrahim’i vermişti ona. En sonunda bir evladı olmuştu.  O evlat ki o gün erkek olmuştu.

Köy halkı onca yaptığı dedikoduyu unutmuş, biricik oğlunun sünnet düğününde ağalarının yanında saf tutmuştu. Vur patlasın, çal oynasın derken saat ilerlemiş, kalabalık azalacağına artmıştı. Köylüsü yemeye içmeye, Afşin Ağa ise oynamaya doyamamıştı o gece. Diz büküp gerdan kırarken tüm gözler onun üzerinde, o ise bambaşka hayallerdeydi…

Ağa oğlu büyüyecek, evlenecek, onun da bir ağa oğlu olacak. O geçecek bu halayın başına, o sallayacak mendili gururla. At alacak oğluna, araba alacak, toprak alacak. İstediği kızı bile alacak. Babası ona almamıştı ama o alacak, ne isterse yapacaktı…

Hele şu sünnet bir bitsin, kalabalık bir çekilsin evlerine, alıp karşısına erkek erkeğe konuşacak,  anlatacaktı eğriyi, doğruyu. Afşin Ağa’nın erkek olduğu gün de Hacı Nusrat Ağa konuşmuştu oğluyla. Usul böyleydi, devam gerekti.

“Bak oğul…” derken tok sesiyle, küçük İbrahim pembe rüyalara dalmıştı çoktan. Afşin Ağa, hevesi kursağında oğlunun saçlarını okşarken, babasının sözleri geldı aklına. “Görgülü kuşlar, gördüğünü uygular” demişti Hacı Nusrat . İbrahim nasıl uygulayacaktı şimdi gördüklerini, diyememişti ki ona lazım gelenleri…

Yıllar geçip giderken yolunda gitmeyen tek şey erkekliğe ilk adım konuşması olarak kalmadı. Hep bir tuhaflık vardı adı konulamayan… Öyle ya, nasıl densin koskoca Hacı Nusrat Ağa’nın torunu, soyunun devamı İbrahim… Kim cüret edebilir?

O İbrahim ki köy meydanında yürürken sağlı sollu yol açılacak, bastığı yerler tozuyacaktı. Peki bu karşıdan kırıtarak gelen kimdi?  Babasının, dedesinin başını yere eğen bu yüz karası kimlerdendi?

“Seni doğuracağına taş doğuraydı anan, öleydi İbrahim” derken Hacı Nusrat, her defasında içten içe rahmetli ikinci karısını suçlardı. O demişti “Bey, Afşin’e bunu alalım,  verirse bu verecek oğlanı elimize” diye. Demez olaydı, dili tutulaydı. “Afşin’imin boynunu büktürdü soyu bozuklar!”

Dedikodunun ardı arkası gelmez olmuştu.  İbrahim,  soyunun beklenen erkeği, etek mi giyecekti şimdi, sakal yerine saç mı uzatacaktı, tövbe estağfurullah. İbrahim’i kim alacaktı?  Bu işin sonu ne olacaktı?

Sonunu kimse bilemez lakin Afşin en başında hata yaptığını biliyordu.  O gece o pembe rüyalara dalmayacaktı İbrahim… Anlatsaydı ona “görgülü kuşları”,  yaşanmayacaktı bunların hiçbiri.

Not: yazı çizi atölyesi öykülerinden.

Yorumlar akışı .

yazı çizi  
Facebook Twitter More...