— Doktor Hanım, babamın durumu nasıl?

— Yaşayabilir de ölebilir de, yaşama ihtimali %50.

— Normalde de öyle değil mi?

— Nasıl yani?

— Yani söylediğiniz %50 yaşama şansı hepimiz için geçerli değil mi? Ben hasta değilim ama benim de yaşama şansım %50 sonuçta.

— …

— Peki, hastalığı nedir? Neden bilinci kapandı?

— Araştırıyoruz. Henüz net bir tanı konmadı.

— Yoğun bakıma alma durumunuz var mı?

— Aslında şu an yoğun bakımda olması gerekiyor ancak yer olmadığı için alamıyoruz.

— Başka bir hastaneye götürebilir miyim?

— Hayır, bizim sevk etmemiz gerekir. Siz hastayı alıp götüremezsiniz.

— Özel hastaneye yatırmak istiyorum. Bu hastane çok kalabalık, ayrıca hasta bakıcılar hasta bakmıyor.

— Özele götüremezsiniz.

— Peki siz sevk etseniz?

— Edemem.

— Neden?

— Prosedür öyle.

— Yoğun bakımda yer açılana kadar bekleyecek miyiz?

— Evet.  Eğer bürokrat tanıdığınız varsa arayın, yoğun bakıma geçiş önceliği sağlayabilirler. Bu arada, babanızın sırtından sıvı alacağız. Özel laboratuvarda analiz edilmesi gerekiyor. Sıvıyı alıp size teslim edeceğim. Hemen laboratuvara ulaştırıp test yaptıracaksınız.

— Ben mi?

— Evet.

— Peki burada bakılamıyor mu?

— Bakılıyor aslında ama sonuçlar hem çok geç çıkıyor hem de genellikle yanlış oluyor. Siz yaptırın gelin.

— Bu konuda bir şey yapmayı düşünüyor musunuz peki?

— Laboratuvar kısmını ayrı bir şirket işletiyor ve ihale ile belirleniyor. Geçen yıl da bu şirket almıştı. Bir iki kez başhekime şikâyette bulunduk ancak sonuç alamadık.

— Testin ne kadar tuttuğu konusunda bir fikriniz var mı?

— 500 lira civarında tutuyor.

— Çokmuş.

— Yapacak bir şey yok. Bugün halledin.

— Tamam.

***

— Hocam nihayet gelebildim. Geciktiğim için kusura bakmayın. Bahsettiğiniz laboratuvar epey uzaktaymış. Test sonuçları burda.

— Bir bakalım. Evet enfeksiyon gözüküyor.

— Yani?

— Bilinci açılabilir de açılmayabilir de.

— Şehrin öbür ucuna gittim geldim ve vardığımız sonuç yine %50 öyle mi?

— Öyle.

Not: yazı çizi atölyesi öykülerinden.