Soruyorlar: “Ne yapıyorsun?”

“Blog editörüyüm.”

“Nelog?”

Yapılan bir araştırmaya göre internet kullanıcılarımızın % 82’si blog okuru. Bana mı denk geliyor bu % 18, yoksa araştırmada mı bir hata var? Gerçi bazı blog okurları, okuduklarının blog olduğunun farkında değil. Bir “site” lafıdır, almış başını gidiyor.

% 18 ya da % 50 kızmasın bana. Çok doğal aslında bu durum. Blogla web sitesini ayırt etmek göründüğü kadar kolay değil. Üstelik blog da bir web sitesi nihayetinde.

Bloğun temel farkı, düzenli yazı yazmakta yatıyor. Sevgili günlüğümüzün webdeki hâli. Türkçesi yerleşmediği için anlaşılamıyor belki: Ağ günlüğü ya da ağ güncesi.

Bloğu apayrı bir şey olarak görenler de var hâliyle. Hem blog hem de site sahibi olmak gerektiğini düşünenler… İşlevsel bir fark var ve yok. Bloğu nasıl kullandığınıza göre değişir. Hem kendinizi tanıtıp, işlerinizi ortaya koyup hem de yazılarınızı yayınlayabilirsiniz. Böylece iki ayrı işlev bir blogda birleşir.

Bloğun bu faydasını göz ardı etmemek lazım. Kartvizitinizi, broşürünüzü, kataloğunuzu veriyorsunuz da yazılarınızın çıktısını verebiliyor musunuz? Verseniz okunur mu? Alanınızda ne olup bittiğini, kendi fikirlerinizi anlatabileceğiniz daha iyi bir mecra var mı, şu web âleminde?

Bloğun pek çok faydası var, ama en önemlisi bu bence. İnsanların sizi okuyarak anlaması bambaşka. Hele hele “karizma” derdine düşmeyip duygularınızı da döküyorsanız sayfaya, çok sayıda takipçi kazanabilirsiniz.