Olsun… / Hande Üretürk
Yazan Kategori atölyedenSadece sen ve ben kalalım ne çıkar.
İşimiz gücümüz olmasın, günlük telaşlar yok. Tanıdık insanlar uzak.
Birlikte uyuyup uyanmanın verdiği mutluluk yetmez mi insana?
Kurulan o büyük hayaller yok, zaten gerçekleşmiş ya en büyüğü, kalmışız baş başa bu koca şehirde, daha ne olsun.
Cemal Süreya okuduğun günler olsun, “Kapı aralığında öptüm / Soluğundan öptüm seni”.
Orta şekerli sabah kahveleri olsun.
Akşamları bir kadeh şarap; yağan yağmursa, karsa, ne varsa izleyerek pencereden.
Bazen söylediğin türküler olsun odanın içinde.
Parfüm kokusuna gerek yok, sadece anın sıcak kokusu…
Nasıl tanıştığımızı anlatıp duruşumuz olsun. Kimi zaman da hiçbir şey anlatmayarak susup duruşumuz.
Bazen biri uyurken diğerinin bilgisayar klavyesinden gelen sesleri olsun, yazılan şeyler bir diğerine ise eğer.
Yerli yersiz çekilen fotoğraflar evin dört bir yanında…
Yeni alınan bir kitaba dokunur kadar yumuşak dokunmalar…
İlk kez duyulan bir şarkıyı dinler gibi dikkatle dinlemek birbirini…
Uzun zamandır görmediğin bir dostla karşılaşmak gibi olsun, her sabah gözünü açınca selamlaşmak.
Birbiri ardına mevsimler, dönüp duran takvimlerde.
Birlikte geçirilen yılları saymak için heves olsun.
Gaye’nin notu: Atölyemizin ürünü olan bu yazı, Barış Bıçakçı’nın aşağıdaki şiirinden esinlenerek yazıldı.
Bu Şehir Bu Kapı Aralığı
Burada kalalım, bu kapı aralığında.
Yazlar sıcak ve kurak
Kışlarımız, göğsümüze işleyecek denli kıvrak!
Burada kalalım, kapı aralığında.
Soğuk havaları önemseme, sessizliği de!
Bağırabiliriz düşerken
Ve yükselirken, susabiliriz kabaran bir sevinçle.