Seyirci | Saniye Kısakürek
Yazan Kategori atölyedenBozulmuşum. Açılmıyormuşum. Oramı buramı kurcalıyor her gün. Yaşar bey ben eve geldim geleli bir durgun. Düşünceli. Beni yenilemeyi düşünüyormuş. Öyle söyledi geçenlerde kendi kendine.
Halbuki benden iyisini mi bulacak! Daha canlı, daha renkli olanları varmış bunların, dedi. Benim gibisini zor bulursun Yaşar bey! Bir açıldım mı envai çeşit kanal. Envai çeşit eğlence. İstersen dedikodu, istersen haber.
Yaşar bey üst üste binmiş gibi duran eski evlerin birinde yaşıyor. Daracık bir merdivenle üst katta iki göz odası olan evine çıkıyor. Merdivenden sonra ahşap geniş bir teras başlıyor. Terastaki camdan eski kapıyı gıcırdatarak açar. Hemen sağ tarafında ipekli yorganlar üst üste dizilmiş. Arkada iki odanın birisi mutfak, diğeri de eski yaşamından kalma eşyaları doldurduğu depo.
Beni uzun süre seyreder öğleden sonra. Genelde evdedir. Sabahları kahve arkadaşlarının yanına koşturur. Akşama doğru çarşıya çıkar.
Donuk bir suratla çarşı vaktine kadar bana bakabilir. Ara sıra içimdekilerle konuşur. Kaptırır kendini. Öyle kaptırır ki ilaçlarının saatini bile unutur.
Bu ev babasından kalma. Aşağıda küçük bir bahçesi var. Duvarların arasında kalmış. Hemen yanına yüksek bir apartman dikmişler. Bahçe nem ve küf kokar ama burnu çoktan alışmıştır. Bir zamanlar soğan, marul, biber gibi sebzelerden ekerdi. Kenarlarına gül ve hanımeli dikmişti. Çocukları gelir diye özenirdi bahçesine. Şimdi hiç ilgilenmiyor. Hepsi de kurudu.
Apartman boşluğundan atılan çöplerle doluyor bazen bahçe. Onlara küfür edip duruyor. Ben duyuyorum sesini ama başka kimse duymuyor.
Geçenlerde mutfağa geçti. Uzun uzun telefonda konuştu. Neler söylediğini pek duyamadım. Telefonu kapatırken bu evden benim ölüm çıkar kızım, dediğini duydum.
Kapıyı açtı, karşıma oturdu. Kumandanın tuşlarına dokundu. Suratı sapsarıydı. Gözlerinin altı yaşarmış gibiydi. Gözleri kızarmıştı da biraz.
Hep saklar benden üzüntüsünü. Hep boş gözlerle bakar.
O gün akşama kadar beni seyretti. Ben de onu. Bir şey yiyip içmedi. İlaçlarını hiç almadı. Gece ise karşımda uyumuş olduğunu gördüm. Sabah oldu. Yaşar beyden ses yok. Kımıldamıyor.
Yaşar bey günlerce bana bakakaldı.
Not: yazı çizi atölyesi öykülerinden.
İçime işledi her bir cümle. Yaşar Bey’i dinlerken o eski televizyonun gözünden yalnızlık sorgumu yaparken buldum kendimi bir kez daha. Kaleminize sağlık.