Sorgu / İrfan Akalp
Yazan Kategori atölyedenSalihli Ticaret Lisesi’ni bitirip Ankara’daki Manisa Kız Yurdu’na yerleşince babama verdiğim sözü tutmuş, bir yıl kadar kimseyle samimi olmamıştım. Kasabanın boğucu havası ancak hazırlık sınıfından sonra dağılmaya başlamıştı. Artık odayı paylaştığım dört arkadaşın yanı sıra şehirde doğup büyümüş, rahat, gözü pek birçok arkadaşım vardı.
Akşam yemekleri sonrası çekildiğimiz odalarda en çok konuşulup tartışılan konu erkekler oluyor, peş peşe yakılan sigaralara bazen gizlice içeri sokulan kutu biralar eşlik ediyordu. Kızların sevgililerini anlatıp Arzu’nun uzun uzun ağladığı o akşam, laf dönüp dolaşıp bana gelmiş, bütün gözler üzerime dikilince “Evet var” deyip ranzadan atlayarak hızla çıktığım koridorda telaşlı telaşlı dolaşmıştım. Pencerenin önünde aşağıdan gelip geçenlere bakarak hayali sevgilimi tasarlayıp yaratmış, okuluna yerleştirmiş, hiç görmediğim Trabzon’u da memleketi yapıvermiştim.
Okulda erkekler hakkında her şeyi hızla beynime kaydediyor, dizi senaristleri gibi replikli diyaloglu sahneler yaratmakla kalmayıp yedeklerini de hazır tutuyordum. Ders çalışmaya gittiğim kütüphanede beni arayanlar, her seferinde süreli yayınlar salonunda bulabilirdi. Ortadaki geniş sehpalardaki aylık, haftalık dergilerden erkeklerle ilgili bölümleri yutarcasına okuyup akşamları bazen suskun, bazen sevinçli, kimi zaman da kavga etmiş pozlarında yurda giriş yapıyordum.
Üçüncü yıla girerken sevgilim artık kolumdaki saat, cebimdeki telefon gibi benden bir parça olup çıkmıştı. Bazı erkeklerden teklifler almıyor değildim… Ancak beyaz atlı prensimi o kadar sevip beğeniyordum ki adaylarda daima bir kusur bulup nazlanıyordum. Ben ve üç arkadaşımdan oluşan çetemizse artık iyice kaynaşmış, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez olmuştu. Önceleri bir şakayla başlayan kiralık ev tutma fikri, son zamanlarda daha sık konuşuluyordu.
Kesemize uygun üç odalı, kombili evi ancak Abidinpaşa kartal durağındaki apartmanın giriş katında bulabildik. Taşınmamıza kızların sevgililerinden Tolga’yla Cengiz de yardım etmiş, meraklı ev sahibi Ragıp Bey’in “Bunlar da kim?” sorusuna “Akrabamız” yanıtı verilmişti. Taşınmamızla birlikte kızların sevgilileri evden çıkmaz olmuşlardı. Hatta bazı geceler kalmaya bile başlamışlardı. Önceleri “Seninki neden gelmiyor?” sorusunu kaçamak yanıtlarla geçiştirsem de artık uyduracak yalanım kalmamıştı.
Üç ay kadar sonraydı. Yorucu geçen günün akşamı anahtarı çevirip kapıdan girmemle kızlar, beni karga tulumba yakaladıktan sonra ellerimi arkadan bağlayarak ağzımı bantlayıp salondaki yüz mumluk ampulün altındaki sandalyeye oturttular. Soruları Mehtap soruyor, diğer kızlar dinliyor, Tolga’yla Cengiz ellerindeki sopaları kulak memelerimde gezdiriyorlardı. Üzerimi arayıp telefonumu bulan Arzu, “Çabuk ara! Yarım saate kadar gelsin seni kurtarsın!” diyordu…
Gaye’nin notu: yaz çizi atölyesi ürünlerinden.