Şub 04

Yerinde rahatsız gibi. İncir yaprakları kaşındırıyor, belli. Zaten herkesi kaşındırır. Dur, toparlandı, nihayet anladı sorumu galiba.

“Dediğim gibi Memur Bey, Hanım, Efendi?…” Memnuniyetsiz ifademi değiştirmiyorum. “Memurcuğum…” Gururla gülümsüyor şimdi.

“Sonra üç evladım oldu. Üçünü de en iyi okullarda okuttum, kariyer sahibi ettim, övünmek gibi olmasın ama övüneyim bu kadarcık da değil mi?” Çiğ bir kahkaha patlatıyor. İstifimi bozmuyorum, o da bozmuyor. Hayret doğrusu.

Devamı
Oca 25

Elindeki tahtadan oyma küçük kuşu havuza daldırdı, daireler çizdi. Rengârenk parıldadılar. Su, ilahi güzelliğine minnettar gibiydi. Altın buklelerini atarak başını sola çevirdi. “N’olur bir şeyler yapsan?” Dakikalardır süren sessizliği böyle bozulmuştu. Mahzun, yalnız, görkemli sessizliği.

“Bu onlar için bir armağan değil, biliyorsun. Bizimki gibi bir hayata uygun ruhları yok.” Z’nin sesinde her zamanki haşmetinden eser yoktu. “Ölüm de hayat gibi huzur veriyor onlara.” Gözlerini devirdi çocuk.

Devamı
Oca 18

Siyah cüppeli ciddi hoca ellerini arkasında birleştirdi.

“Kainat..” dedi, “Bir zerrenin dansından ibarettir muhterem dostlarım. Varlık ve yokluk arasında tek bir andan taşan cüretkâr bir oluş, patlayış, hücumdur. Bu bağlamda kara delikler, şüphesiz, bu kesintisiz efora alınmış mütevazı molalardır. Şu halde, iki karadeliğin sabit birer ivme ile çarpışması ne ile sonuçlanacaktır?” Gözlerini meraklı kalabalığın üzerinde gezdirdi. Hiçbir şey anlamamıştım.

Devamı
yazı çizi