Oca 07

kirmiziEmirgân’dan Hisar’a doğru giderken sol tarafta yaşamayan bir köşk vardır. Köhne, kimsesiz, sarmaşıklarla kaplı, kokusunu içine çekemediği denize sıfır. Uyuyan bir prenses yaşar derler. Hikâyenin orada geçtiği filan yok. O prenses uyuyor hâlâ. Bizim kız geçerken bir taş atmış o bahçeye, bilmeden. İnanışa göre de oraya taş atan genç kızlar muradına erermiş. Olacak iş ya, kuyuya isabet etmiş attığı taş. Kırk deli çıkarmaya çabalarken yıllar geçmiş. Öykü, ülkemizde maşallah sıfatını hak eden kırk birinci adamla masal tadında başlamış. Sevip sevişen, üstüne bir de iki kelam edebilen her çift gibi bekârlığa hızlı bir veda edip evlenmişler. Devamı

Eki 08

kirmiziAnnesinin sesiyle uyandı.

“Hadi Didem geç kalıyoruz, anneannen bekliyor biliyorsun.”

“Annemin emrivakileri” diye söylenerek kalktı yataktan. Sabahları biraz çekilmez olurdu. Alelacele giyindi. Ayna karşısında saçlarını düzeltirken “Anneannemdeki yaşama hevesinden bana da ver lütfen Tanrım” dedi. Devamı

yazı çizi