May 27

Aynı çukur. Biraz sağa kırdım mı, işte kurtardım. Şimdi de yola doğru kollarını uzatmış o güzel çınar ağacı, merhaba. Hop, sağ dikiz aynayı da milimle kurtardım. Sekizinci trafik lambası, biraz hızlandık mı onu da geçtik. 15. durak, son durak ve mola. Demli bir çay eşliğinde, hızlı hızlı hamlelerle oynadığımız geleneksel tavla muhabbeti, hah işte düşeş, mars, yine yendim. Sıra geldi dönüşe, sağda bir çukur, solda bir çukur, liseliler, memurlar da bindi, yaşlı teyze, neredeyse 5 dakikada bindi. Dikiz aynasına baktığımda arka artık görünmüyor; ter kokusu, iş sohbetleri, patronu çekiştirenler, yemek tarifleri, sınav muhabbeti, cep telefonu, kitap okuyanlar. Herkesi ezberlemiştim. Hayat, sonu nereye gittiği belli bir yol gibiydi benim için. Hiçbir sapak, dönemeç dahi yoktu bu yolda. Devamı

yazı çizi