Zor / Cemil Özer
Yazan Kategori atölyedenYerler, duvarlar en hamarat ev kadınını kıskandıracak kadar temizdi. Yeni yıkanmış çamaşır kokusunun derince hissedildiği yatak çarşafları özenle serilmiş, en küçük bir kıvrım kalmamacasına gerilmişti. Saat neredeyse gecenin biriydi. Uzunca bir zaman üzerinden çıkmayacak, tenine sevdiği kadının ellerinden daha yakın, kendi ellerinden bile yakın olacak yeşil kıyafetleriyle aynanın karşısına geçti. Aynadaki adamla göz göze geldi. Ölümcül hayal kırıklığının sebebi kendiymişçesine ondan özür diledi. Gözlerini kapatıp kalabalıktan kurtulmayı denedi.
Yatakta uzunca bir süre dönelip durduktan sonra uyuyakalmıştı. Gün doğmadan kendine geldi. Karnını doyurmak için çıktı. Bedeni nisan sabahının serinliğine hapsolmuşçasına titredi bir an. Siyaha çalan gökyüzünün kirini üstünde hissetti. Burada yiyeceksiniz, demişlerdi. Merdivenleri çıkarak yukarı doğru seğirtti. Yan yana sıralanmış masalar, etrafında sandalyeler… İçeride birkaç kişi vardı. Tuhaf bir biçimde, ilk kez gördüğü bu insanlara yakın hissetmişti kendini. Aynı taraftayız, dedi içinden.
Dikkatini, köşeye yerleştirilmiş, kocaman bir tencere çekti önce. Sadece köy düğünlerindeki yemek kazanları bu kadar büyük olabilirdi. Ne yapacağını bilmez adımlarla yaklaştı. Kenarına tutturulmuş kepçeyle iç içe geçirilmiş demir kupaları gördü. Canı çekmedi, almaktan vazgeçti. Yabancıymış gibi ayakta kalmayı tercih etti. Aç da değildi zaten.
Dudakları ayrıldı ve beyaz dişleri belli belirsiz seçilecek kadar gerildi. Bugüne dek hiçbir sorunu tek başına çözmemiş olmanın verdiği beceriksizlikle kendini dışarı attı. Hayat gailesi sırtlamamış omuzları çökerken kısık gözleriyle aydınlanmak bilmeyen havaya bakıyordu. Bir küfür savurdu. Sigara yaktı. İsteksiz adımlarla başını öne eğerek yürüdü, uzaklaştı.
Gaye’nin notu: yazı çizi atölyesi ürünlerinden.