Aydınlığa terfi | Ernur Yanbastıoğlu
Yazan Kategori atölyedenTüm nesneler, doğum ve ölüm arasında yer edinir. Bazen doğuma yakın bazense ölüme… Bıçak mesela. Bir canlının hayatına son vermek için kullanılabilir. Tek bir hamle! Ya da dünyaya gelişiniz için düzenlenmiş bir partide pastayı dilimlere ayırmak için. Birkaç hamle! Kaç kişiye hayatınızdan dilim sunmak isterseniz… Mum mesela. Dinsel bir ayinde ölen kişinin yeni hayatını daha iyi görebilmesi için bir yol belki, ölümün ve ölünün ardından yakılan. Ya da ayaklarınızı uzatmışsınız, elinizde bir kadeh kırmızı şarapla rahatlamak, gevşemek için bir araç.
Ben de “şeyler” dünyasının en karanlık ucundan en aydınlık ucuna yolculuk ederken buldum kendimi. Ölümden doğuma… Üzerimde; bir canlının kimlik bilgileri, nereye ait olduğunu ifade eden semboller ve kan grubu yazması gerekirken güzel dileklerle dolu bir metal parçasına dönüştüm.
Yıl 2003. Yer Çanakkale, Gökçeada. Adanın ve doğanın barışa inanışına inat savaş ihtimaline karşı bir araya getirilmiş yüzlerce erkek… O erkeklerden yazıcı olduğu için kendini şanslı hissedeni, beklenilenin ve ihtiyacın ötesinde yarattı beni. Ölüme yakınlığı vurgulamak için boyna asılırdım. Kalbinin atışını hissedebildiğim göğüs kafesindeyken son nefesini verdiği ağzına yerleştirilirdim. Yer değiştirmem an meselesiydi. O korkuyla taşınırdım. Ta ki üstüme “Nice Yıllar” yazılana kadar. Doğum günü hediyesi olarak on dört yaşında bir kıza verildiğimde aydınlık tarafa terfi etmiştim.
Denizin göbeğinde başlayan hayatım coğrafya değiştirdi ve karasal iklimin ortasına, Eskişehir’e taşındı. Boyna asıldım yine. Şikâyetçi olduğum söylenemez. İlk gençlik heyecanlarının kalp atışlarına eşlik ettim. Ölümle burun burunalık yerini umutla koyun koyunalığa bıraktı. Askeri hayatın esareti yerine sivil hayatın mavisiyle doldum. Hikâyem anlatıldı. Yüzlerdeki gülümsemelere şahit oldum. Benim için ilk!
Yıl 2014. Yer Ankara. Eritilip bir başka askerin boynuna takılmış da olabilirdim. Oysa artık bir yere ait olma hissinin vücut bulmuş hali olan birkaç anahtarın yanındayım. Anahtarlar değişse de ben sabit kalıyorum. Bazense bir süs eşyasından daha fazlası olduğumu hissediyorum. Nasıl mı? Üzerimdeki çeltik, iki dişin arasına yerleştirilmesi için yapılmışken ben, şimdilerde türlü türlü bira şişesi açıyorum.
Gaye’nin notu: yazı çizi atölyesi ürünlerinden.
Bir çok kişinin yazmak isteyip yazamadığı, belki de aklına bile gelmediği Askeri bir objeyi çok iyi yazı diline dökmüşsünüz. Öykü budur işte… Tebrikler…
Merhaba İrfan Bey;
Benim için önemli bir nesneydi künye. 11 yılın sonunda ona layık bir öykü yazmaya çalıştım. Teşekkür ederim güzel yorumunuz için.