Esra Türkekul, ilk polisiye romanı Kapalıçarşı Cinayeti ile farklı bir kahraman yaratmıştı. Turist rehberi Berna, boşanmış, depresif, kaygılı, takıntılı bir kadındı. Rehberliğini yaptığı turistin Kapalıçarşı’da öldürülmesi nedeniyle polise yardım etmek zorunda kalıyordu.

Cadıbostanı Cinayeti, Berna’nın yeni macerası. İki yıldır heyecanla beklememe değdi. Romanı ortaladığımda öncekinde olduğu gibi bitecek diye dertlenmeye başladım.

Berna’nın değiştiğini biliyordum. Yazar bu değişimden, 221B polisiye derginin Mart-Nisan sayısında yer alan röportajında bahsediyordu. Depresyondan çıkış sürecindeki Berna, yaşamını yeniden kurmayı düşünürken kendi mahallesinde, Caddebostan’da meydana gelen cinayet ona bir kapı aralıyor.

Bu kez hiçbir mecburiyeti yok, cinayeti çözmeye çalışmayı kendi seçiyor. Teyzesi, komşu kızı, yönetici amca gibi yerel kaynakları kullanarak yol alıyor. Yine hem kendisiyle hem de etrafındakilerle inceden dalga geçiyor.

Olanları onun ağzından dinlemek, gözlemciden çok romanın içinde olduğum hissini verdi. Berna’yı arkadaşım gibi benimseyip Cadıbostanı’nın sokaklarında onunla birlikte iz sürdüm. Bazen sabırsızlandım, bir an önce kaynaklarından biriyle konuşmasını istedim. Bazen de benden önce davranmasını hayranlıkla izledim. Epeyce de eğlendim tabii.

Pek çok “kitap tanıtım” yazısında yapıldığı gibi romanı anlatıp okuma hevesinizi kaçıracak değilim. Berna’nın macerasını onunla yaşayın, onu kendi algınızla keşfedin. Polisiye okuru olmanız gerekmiyor.  Kendinizi sınırlayıp gerçek bir kitaba dalma deneyimini kaçırmayın.

okuryatar adresi: http://www.okuryatar.com/cadibostani-cinayeti-gaye-dincel/