Domates Fideleri / Mine Egbatan
Yazan Kategori atölyedenToprağı özenle saksılara döktü. Karıştırdı, üzerini düzledi, oyuklar açtı. Domates fidelerini her bir oyuğun içine tek tek yerleştirdi. Toprağı sıkıştırdı. Kendisinde ne varsa parmak uçlarından toprağa akıyordu. Mutsuzluğu, yalnızlığı, her şeye geç kalmışlığı, yaşamamışlığı… Endişeleniyordu. “Gübresi mutsuzluk olan domates fideleri nasıl büyür?” diyordu. Büyüsün istiyordu. Domatesler çubuklara tutunup büyüdükçe içinde yer etmiş karalar seyrelecekti. Onu alıp içecek, canlanacak, yaşama karışacaktı. Onlara can suyunu verirken susadığını fark etti. Hiç tanımadığı, bilmediği bir yaşama susuzluk… Bir bardak soğuk su içti.
Domates fideleri kocaman olmuşlardı. Bir, iki, üç, dört, beş… Beş tane fide ve kıpkırmızı domatesler. Yüzü gülüyordu. “Başardım” diyordu. Koparmaya başladı. Elleri kızarıyordu. Domatesin kokusunu içine çekerken ellerinin kanlı olduğunu fark etti. Taze bir koku yerine paslı demir kokusu duyumsuyordu. Kanlar şıp şıp toprağa damladıkça domatesler de kan olup akıyordu. Fideler çürüyordu. Her tarafı kan olmuştu. Boğuluyordu.
Nefes nefese uyandı. Bedenini, içini buran garip bir duygu sardı. Gecenin üçünde balkondaki domateslere koştu. Yapraklarına dokundu, ferahladı. Toprağını elledi. Yağmur sonrası sokaklar gibi kokuyordu. Uslu uslu saksının koynunda uyuyorlardı. Çürümemişlerdi. Bir bardak su içip uykuya sarıldı.
Annesini arıyor, onları anlatıyordu. Annesi mutlu oluyordu. Kardeşi delirmeye başladığını düşünüyordu. “Domateslere bu kadar bel bağlama”. Ters ters bakıp “Sana ne!” diyordu.
Her gün eve koşarak geliyordu. Akşamüzeri domateslerini suluyor, onlarla konuşuyordu. Her bir yaprağı okşuyordu. Yeşilleniyordu. Canlanıyordu. Onları severken ağlıyordu. İsmail Uyaroğlu’nun kedileri severken ağladığı gibi.
Bir müzik sesi duyuyordu. Gelen sese doğru hızlı adımlarla yürüdü. Domatesler dans ediyordu. Şaşkındı. Yeşil bir el ona uzandı. Birlikte dans etmeye başladılar. Tüm yorgunluğu ayaklarından çıkıp gidiyordu. Yeşil eller belini sardıkça zevkten titriyordu. Başka biri oluyordu sanki. Yeşil ellerden akan suları içip çoğalıyordu. Çoğaldıkça elleri, ayakları, bedeni toprağa kök salıyordu. Yaprakları dolunaya uzanıyordu.
Susamıştı. Mutfağa gidip bir bardak domates suyu içti. Yaşamındaki tüm kötü tatlar boğazından akıp gidiyordu. Mutluydu.
Gaye’nin notu: yazı çizi atölyesi ürünlerinden.