Mar 01

Gece saat tam dördü yirmi geçe korkunç bir baş ağrısı ile uyandı. Mutfakta lambayı dahi yakmadan, antreden gelen loş ışıkta dolabı açtı. Bir ağrı kesici içti. Isıtıcının düğmesine basıp mutfak masasına geçti. Üzerinde hâlâ dün akşamki kavganın yorgunluğunu taşıyordu. Başını ellerinin arasına alıp masaya eğildi. Saçlarını diplerinden tutup hafifçe çekti iki eliyle. Bu, hem ağrıya hem de ayılmasına yardımcı oluyordu. Dayak yemekten beter bir hâldeydi, tam da yılbaşı gecesi nasıl böyle bir kavgaya tutuşmuşlardı. Devamı

Şub 28

Oralet / P.

Yazan Editör Kategori atölyeden

Durduk yere obez olmadım herhâlde ben! Hep o üşengeç yaşlı cadının yüzünden!  İnceciktim bizimkiler beni ona emanet edip İngiltere’ye gittiklerinde. Hepi topu bir yaz geçirdim o cadının evinde. Daha ilkokul üçteydim. 19 kilo gittim, 33 kilo çıktım o evden.

Her gün sabah uyanır uyanmaz -bırak yüzümü yıkamayı daha yataktan doğrulmadan- üzerinde duman tüten turuncu oraletle bir paket kremalı bisküviyi dayardı burnuma cadı. “Günaydın güzel kızım, ay parçam” diye yapmacık gülüşüyle tepsiyi yatağın kenarına bırakır, pislikten rengi griye dönmüş basma desenli perdeleri açardı. Devamı

Şub 26

Issız kumsalda gece vakti. Vişne ağacının tepesindeyim. Serçeler uçuşuyor ay ışığıyla söyleşerek, sevişerek.  Olmuş vişne tadında yaşıyorum şimdi mutluluğu, ayın gülümseyen yüzünde bu muhteşem geceyi. Çocukluğumun vişne ağacı; dalları arasında saklambaç oynadığım, yemişleriyle karnımı doyurduğum, yasak düşlerimin saklı mekânı. Sevgili vişne ağacım…

Alacakaranlığında gecenin, kara bir orman, deniz. Usulca tutup ucundan ay’ı, atıyorum karanlığa. Yerine güneşi koyacağım. Masmavi bir ormana dönüştü bile deniz, kuşların şarkısında. Devamı

yazı çizi