ErtG4tRlazazMr987V1830i

Popular Posts

“Kim Bu Konuşan?” yeniden

“Kim Bu Konuşan?” yeniden

İlk kitabım “Kim Bu Konuşan?” yeni kapağıyla Bilgi Yayınevi tarafından yayımlandı. Tanıtım bülteninden: Okuduğunuz kitaptaki kahramanlarla konuşursanız ne olur? Zeynep, çocuk kitapları yazan dayısının kitap kahramanlarıyla konuştuğunda onların yazılanlardan çok farklı yönlerini keşfedecektir. Peki, bunu sevgili dayısına anlatmanın bir yolu var mıdır ki? Yazarların bakış açılarını sorgulamaya dönük oyunlu kurgusuyla denizlerin, dinozorların, ejderjhaların dünyasında şaşırtıcı … Devamı

Popular Posts

Öykü Kahramanları Ülkesi’nde

Öykü Kahramanları Ülkesi’nde

İkinci kitabım “Öykü Kahramanları Ülkesi’nde” yayımlandı. Epeydir bekliyordum, elime alınca heyecanla doldum. Yeğenimle birlikte neşeyle okuduk. En önemlisi onun sevmesi! Gergedan Yayınlarının şahane ekibi sağ olsun. Editörüm Şehnaz Helvacılar, yayınevi kurucusu Şehnur Helvacılar, tasarım desteği veren Mediacholic var olun. Çizerim Özlem Arslanoğlu Sağol, hayalimin ötesine geçti rengârenk resimleriyle. Sağ olsun. Beni güçlendiren, hayal gücümün sınırlarını … Devamı

Ara 22

Bir yabancılaşmadır gidiyor. Memleketimde kendimi “yabancı” gibi hissediyorum. Niye mi? Türkçe konuşuyorum da ondan!

Hele İstanbul, hele de iş dünyasının durumu pek fena, affedersiniz “terrible” diyecektim. E-postalarda şöyle bir kısaltma görüyorsunuz örneğin: ASAP. “Bu da ne?” diye Google’a sorunca anlıyorsunuz ki İngilizce “As Soon As Possible” sözünün kısaltmasıymış. Türkçe mealine gelince: Mümkün olan en kısa sürede.  Ne oldu bizim “İnşallah tez zamanda” deyişimize? Kullansak mı “ASAP”? Devamı

Ara 20

Gidiverecek… Gidiyor… Belki kısa gelecek ben de gidince bu ayrılık, geçici…

Kabullenmek kolay değil.

Kabullenmekten başka çare yok. Gidişine çare yok… Çaresizce bakıyorum…

Sadece bakıyorum, durgun bir anın içinde kalakalmış gibi. Kalmanın mümkün olmadığı anda kalma isteği belki.

Cem Karaca yazmış Gür Akad’a: “Ne ölenle öl, ne gidenle git. Aslolan hayattır canım kardeşim.” Dinleyelim: Devamı

Ara 19

Murathan’ı (ona böyle hitap ettim hep), yıllardır okuyorum. Şiirleriyle çarptı önce beni, öyküleri ve romanlarıyla sonra… Onu anlatmak zordur, öyle iki satır alıntıyla tanıtamazsınız. Her yazdığı sözcükle giderek daha fazla büyüler okuru.

Şairin Romanı’nı beş yılda yazmış Murathan. “Yazmış” demek yetmiyor, işlemiş sözcük sözcük. Uzun bir şiir gibi dökülüyor kelimeler… Her cümlesinin altını çizmek istiyor insan okurken. Yaşamın derinliği daha başka nasıl anlatılır? Devamı

yazı çizi