Papatya / Nesrin Baytok
Yazan Kategori atölyedenO kadar kar yağmış, o kadar soğuk olmuştu ki artık herkes aynı fikirdeydi:
“Şimdiye kadar hiç böylesini görmedik”.
Küçük kızın küfürbaz babası, akşamları sobanın başında, sıcacık odada kardeşleriyle toplandıklarında söylenirdi: “Lanet olsun, kırk yıldır Berlin’de böyle kar, böyle soğuk görmedim”. Arkasından yine küfrederdi. Erimeyen karlara, buzlu kaldırımlara, çatılardan sivri sivri uzanan buz sarkaçlarına, hepsine küfrü basardı.
Bunca kar ve soğuğa rağmen annesi piyano dersini ihmal ettirmezdi. Diğer çocuklar sokağa çıkarılmazken bütün kış boyunca her cumartesi sabahı düzenli olarak piyano öğretmeni Bayan Helga’ya gittiler. Yolda parmakları soğuktan donup hareketsiz hale geldiği için Bayan Helga, yarım saat küçük kızın parmaklarının ısınmasını beklerdi. Bu sırada annesiyle küçük kıza çay ikram ederdi.
O sabah da işte bu amaçla anne kız, caddelerden geçerek Bayan Helga’nın evine doğru yürüyordu. Annesi çatıdan düşebilecek buzlara karşı tedbir olarak kaldırımdan değil, caddenin kenarından yürütüyordu kızını. İleride pazar yerini geçip sola döneceklerdi.
Küçük kız birden sevinç çığlığı attı: “Anne adama bak, kafasında çiçekler var”.
Adamın ayağında çok büyük ayakkabılar, elinde baston, şemsiye ve başında da kelini örten fötr şapkası vardı. Daha doğrusu şapka, başındaki gül, lale, karanfil, papatya gibi çiçeklerin üzerinde duruyordu. Kadının biri “Bay Moritz ben de kırmızı bir gül alabilir miyim?” diye seslenirken küçük kız yanlarına geldi.
Bay Moritz, yüzünde geniş bir tebessümle başını eğerek çiçek dağıtıyordu.
Küçük kız papatya almak istedi. O sırada kalabalığın arasından sıyrılan polis memuru Max Kunkel yanlarında bitiverdi. Kaşları çatık, sesi gür çıkıyordu:
“Neler oluyor burada?”
Küçük kız birden papatya alamadan çiçeklerin solacağını anladı, polis Max Kunkel çok korkutucu bağırıyor, hemen Bay Moritz’in kimliğini görmek istiyordu.
Adam elleri titreyerek kimlik araştırmaya başladığında küçük kız onun başındaki papatyaya doğru zıpladı ve Bay Moritz’in şapkası başından düştü. Etraftaki kalabalık hep bir ağızdan bağırmaya başladı:
“Bay Moritz, kimliğiniz şapkanın içindeki naylon poşette”.
Kıpkırmızı kesilmiş Bay Moritz, rahatlamış halde kimliği polis memuru Max Kinkel’e uzattı. Aynı anda da eğilip küçük kıza papatya verdi. “Çiçekler kurtuldu” diyordu içinden küçük kız.
Elinde papatya, annesiyle birlikte sevinçle oradan uzaklaştı. Annesi hâlâ söyleniyordu:
“O kel kafalı adamın başına dokunacağım, diye neden bu kadar ısrar ettin anlamadım”.
Gaye’nin notu: Bu öykü, Wolf Biermann’ın (Çev: Yılmaz Özbek) “Kafası Kelleşen Kısa Boylu Bay Moritz’in İnanılmaz Öyküsü” adlı öyküsünden esinlenilerek yazıldı.