Oca 31

Pişman | Saniye Kısakürek

Yazan Editör Kategori atölyeden

Saman sarısı uzun saçları odanın sisli ışığında parladı. Siyah, ince kaşları saydam tenini bütünlüyordu. İnce dudaklarının arasından sigarasının dumanını hırsla içine çekiyor, sonra usulca bırakıyordu odanın penceresinden. Adamın duygularını okumaya çalışıyor ama bir türlü emin olamıyordu. Ona yaklaşmak istedikçe öteki uzaklaşıyordu.

Adam arada bir, tek kaşını kaldırıp kadına bakıyordu. Gözbebeklerinde şimşekler çakıyor gibi bir ışıltı beliriyordu. Bazen de oturduğu yerde üst baldırlarını ovalayıp birden ayağa kalkacak gibi oluyordu. Eli şaraba uzandı ama geri çekildi.

Kadın adamı, tanrıların ve insanların babası Zeus’a benzetti. İşte, gözünden şimşekler ve gök gürültüleri saçıyordu. Baldırlarını ovuyordu, sanki az evvel Dionysos’u doğurmuştu.

Kadın bu bakışlardan yoruldu. Sigarasından son bir nefes çekip temizlik kovasının ziftlenmiş suyuna izmariti attı.

Sigaranın suda çıkardığı ses odadaki bütün gerginliği artırdı. Kadın, midesinin kazındığını, boğazının kuruduğunu hissetti ama bir tek hareket yapsa adam konuşmaya başlayıp hiç susmayacaktı. Kadın suya ulaşmak istedikçe su ondan uzaklaşıyordu. Kendini talihsiz Tantalos’a benzetti. Tantalos tanrılara ait kutsal şarabı ve ambrosiayı çalmış, tanrısal sırları insanlara iletmiş ve oğlu Pelops’u kesip şölen düzenlemişti. Bunun üzerine tanrılar onu su dolu bir yere hapsettiler. Tantalos her susadığında ve suya eğildiğinde sular hızla çekilmekteydi. Başının üzerinde türlü meyve ağaçları vardı ama o her uzandığında ağaçlara ulaşılmaz oluyordu.

Adamın kadını sorguya çekmek istiyor gibi bir hali vardı. Bir soru soracakmışçasına tek parmağını kaldırıp, gözleriyle kadına doğru bakıyor, fakat sonra vazgeçiyordu.

Kaynayan suyun sesi adamın mutfağa yönelmesine neden oldu. Mutfaktan kahve fincanlarını getirdi. İçlerine birer kaşık kahve koydu.

Karara vardı. Kadınla konuşacaktı. Kadın tedirginleşti. Kahve kokusu çabucak yayıldı odaya.

Kadın çantasını ve masadaki paraları alıp kapıya doğru koşar gibi yürüdü. Adam elindeki kahve fincanlarına tebessüm ederek bakarken neye uğradığını şaşırmıştı.

Tam o sırada kadının kapıyı kapama sesi duyuldu. Adam donakalmış vücudunu bir kenara bırakıp pencereye koştu. Birbirine birleşmiş, sıkış tıkış binaların arasından geçen ip gibi ince yolda hiç ses duyamadı.

Sonra hızlıca indi merdivenlerden. Kadının peşinden uçarcasına koşuyordu şimdi. Kadın nefes nefeseydi. Bu kez adama, aşık olduğu Daphne’yi ele geçirmeye çalışan Apollon’un ismini verdi. Ne yazık ki Apollon kadına bir türlü yetişemiyordu.

Kadın yoruldu. Şehirleri geçti. Ormana doğru yol aldı. Toprağın kokusunu içine çekti. Ellerinden yapraklar dökülmeye başladı. Ayaklarından çıkan kökler toprağa karıştı.

Not: yazı çizi atölyesi öykülerinden. Saniye Kısakürek’in diğer öyküleri için tıklayın.

Yorumlar akışı .

yazı çizi  
Facebook Twitter More...