Pişmanlıklar dökümü | Aysun Asma
Yazan Kategori atölyedenAh, ah be canım… İlk gördüğümde âşık olmuştum sana. İşte bu peri kızı benim sevgilim, canım, doyunağım, demiştim. Çok uğraştırmıştın beni, ne çok koştum peşinden… Şiirler, şarkılar, mektuplar yazdım, sonunda açtın bana kalbini. Bizim aşkımız kara sevdaya düşenlerin hayal bile edemediği kavuşmaydı. Sen de sevdin beni, sevdin biliyorum ama benim kadar değil…
İçten içe bildim, seni sevdiğim gibi sevmediğini, çok mu güvendim sevgime? Böbürlendim mi? İlahi âşık zannettim kendimi, hepsi boş… Bak ben buradayım, sen! Sen!
Bunların bir önemi var mı? Kaldı mı? Şimdi bu bir iç hesaplaşma, günah çıkarma, pişmanlıklar dökümü.
Affet sevginden şüphe duydum, sevgini kendi sevgimle ölçmeye, değerlendirmeye çalıştım. Olmadı tutmadı, terazi kefeye uymadı. Yoktan yere çıkardığım tartışmalar… Çok kırdım seni, sevgimin büyüklüğünden cesaret alıp ya da sevilmemenin içsel huzursuzluğuyla…
Affet beni. Şimdi yanımda olsan söz, sen ne dersen o! Söz hiç kırmayacağım, üzmeyeceğim, gözünün üstünde kaşın var demeyeceğim. Ahh be canım, göz dedim de, ne güzel gözlerin vardı, ışık ışık, mutluluk saçan, hiç olmadık yükselişlerimde bile sakinliğinde kaybolduğum…
Neredesin be canım, neredesin? Sana kızgınlıkla baktığım duygusuz gözlerim şimdi burada… Sen ahh sen! Ağlıyorum evet, hem de hıçkıra hıçkıra, senin gözyaşlarına duyarsız kalışlarım geldi aklıma, her damla gözyaşında boğulsaydım keşke, bu değersiz bedenim burada… Sen ah sen…
— Abii, abi su dökeyim mi?
— Hıı… Efendim anlamadım?
— Abi sulayayım mı diyorum.
— Evet, dök. Şuradaki lale soğanlarını sula. Canımım içi burada. Biliyor musun, hiç sevmezdi mevsimlik çiçeği, onun için lale diktim. Sula ki yeşersin toprağı tam da sevdiği gibi. Şuraya, isminin üzerine de dök. Ben tekrar gelene kadar mezarı her gün sula, geleceğim yine…
Not: yazı çizi atölyesi öykülerinden.