Karartılmış sahneye bakan yüzlerce seyirci nefesini tutmuş bekliyordu. Sahneden gelen seslerden yorum yapmaya çalışan kalabalık, küçük haylaz bir veledin sesi ile irkildi. “Anne çiş…” Birden projektör, kırmızı pelerinli, siyah çizmeli ve sarı daracık taytının içinde Herkül misali donmuş bir maskeli adamı aydınlattı. Tam karşısında bir sehpanın üzerinde birbirine sırt vermiş iki Sibirya aslanı,  maskeli adamın elinde havayı ikiye bölen acımasız kamçının sesine kükredi. Maskeli adam kamçısını olanca gücüyle şaklattı ve bağırdı. Aslanlardan biri sehpadan atlayıp karşıdaki sehpanın üzerine çıktı ve havada dönen kamçıya pençesini öfkeyle salladı. Uzun sapsarı saçlı, masmavi kısacık elbisesi içinde vamp bir kadın, ellerinde alev alev yanan bir çember ile koşarak sahneye daldı.
Maskeli adam, kamçısını ikinci kez şaklattığında sehpalardan fırlayan aslanlar sırası ile kadının havaya kaldırdığı ateş çemberinin içinden atlayıp sehpalarına geri döndü. Birkaç kez aynı hareketi yapan aslanlar, aldıkları her komuta sessizce itaat ediyordu. Seyirci cesur ve güçlü adamı alkışlıyordu. Alkışlara selam veren adam, pelerininden bir hareketle kurtuldu. Verdiği komutla aslanlardan biri tam karşısına geldi, durdu ve oturdu. Adam yere uzandı, aslan da yanına… Diğer aslan dikkatle ikisini izliyordu. Adam ve aslan birbirine sarılarak yuvarlanmaya başladı.

Seyirci keyifle alkışlıyor, çocuklar çığlık çığlığa bağırıyordu. Sarışın kadın sahnede belirdi. Diğer aslan sehpadan inip onu takip etmeye başladı. Kadın durdu. Aslan durdu. Aslan birden ayağa kalkıp pençelerini kadının omzuna koydu. Burun buruna birbirlerine baktılar. Dans etmeye başladılar. Kadın aslanı okşadı.  Birden aslanla yuvarlanan adam ayağa kalktı. Aslan sehpasına döndü. Adam kamçısını bıraktığı yerden alıp havada bir “S” çizerek şaklattı. Kadının yanındaki aslan da sehpasına döndü. Trampetler ve borazanlar çalmaya başladı…

Patron ağzında düdük, mesai bitimini haber veriyordu. İşçiler sıraya girdi, yevmiyelerini alıp durağa doğru koşmaya başladılar.

Gaye’nin notu: Atölyemizin yayımlanan bu ilk ürünü ve fotoğraf Tevfik Ceritoğlu’ndan.