Nis 24

O kadar kar yağmış, o kadar soğuk olmuştu ki artık herkes aynı fikirdeydi:

“Şimdiye kadar hiç böylesini görmedik”.

Küçük kızın küfürbaz babası, akşamları sobanın başında, sıcacık odada kardeşleriyle toplandıklarında söylenirdi: “Lanet olsun, kırk yıldır Berlin’de böyle kar, böyle soğuk görmedim”. Arkasından yine küfrederdi. Erimeyen karlara, buzlu kaldırımlara, çatılardan sivri sivri uzanan buz sarkaçlarına, hepsine küfrü basardı. Devamı

Nis 19

Her yolculukta, otobüsün camından akıp giderken görüntüler, şairleri hayal ederim. Hep yoldayken yazdıklarını düşünürüm. O kadar tahta masa, sandalye fotoğrafı varken zihnimde… Yine de bana inanıyorum.

Yalnız yolculuk etmeyi pek sevmez bazı insanlar. Oysa tam bana göredir, özgür hissederim kendimi. İstediğimi düşünür, yazar çizerim. Etrafa bakar, okudukça okurum. Yanımda alabildiğim kadar şiir kitabı, kafamda alabildiğince mısra… Tam yeridir yollar, vururum kendimi şiire!

Yaşamanın ne garip bir hal olduğunu düşünürüm. Nâzım gelir aklıma, Genco Erkal’ın sesiyle konuşur benimle. Devamı

Nis 16

Bir fotoğraf stüdyosundaydık. Annem ve arkadaşları biraz ileride sohbet ediyorlardı. O ise kaz ayaklarının ayrı bir güzellik kattığı gözleriyle bana doğru yol alıyordu. Sessizce. Anneme yakalanma korkusuyla kaçamak bakışlarla ona bakıyor, kulaklarıma kadar yanıp tutuştuğumu hissediyordum. İlk kez bana bu kadar derin, bu kadar çapkınca baktığını fark ediyordum. Yoksa? İçim titriyordu. Hafifçe başını eğip bana gülümsediğinde kafamı meşgul eden sorular, kilit altında tuttuğum yerden çıkıp beni sorguya çekiyorlardı. Hem de onun bal rengi gözlerinin ışığı altında. Olabilir miydi? Devamı

yazı çizi