Tem 16

Huzursuzdum. Üst kata çıktım. Herkes yerini almıştı bile. Vapur kalkmak üzereydi. Biraz ileride kadının yanı boştu. Otururken derin bir of çektim. Burnumdan soluyordum. Omuzlarımız birbirimize temas ediyordu. Birden başını bana doğru eğerek konuşmaya başladı.

“Kimileri için huzur verir karanlık. Kimileri için korku. Bazı yerlerde yaşam sürekli devam eder. İnsanlar, karanlığa inat gün doğana kadar uyumazlar. Bir kafes gibidir dünya, tüm insanları içine hapseden. Herkes özgür olduğunu sanır, ama çoktan teslim olmuştur doğanın acımasız kuralına. Devamı

Tem 01

Ayakkabılarımı çıkardım. Kapının üzerinden anahtarları sessizce çıkarıp içeri girdim ve kapıyı kilitledim. Günlerdir takip ettiğim proje beni yormuştu. Karnım çok açtı, bir şeyler atıştırdım. Salondaki koltuğuma oturdum, son iki günün raporlamasını yapmak üzere elime kalemimi ve kâğıdımı aldım. Yaptığım uzun otobüs yolculuğu boyunca uyumuştum.

Mola yerinde uyandığımda sarhoş gibiydim. Tuvalete girdiğimde insanların konuşmalarını hayal meyal hatırlıyordum. Yine bir cinayet işlenmişti. Trafik kazaları, zamlar. Kendime kızdım. İki gündür dış dünya ile ilişkim tamamen kopmuştu. Devamı

May 27

Aynı çukur. Biraz sağa kırdım mı, işte kurtardım. Şimdi de yola doğru kollarını uzatmış o güzel çınar ağacı, merhaba. Hop, sağ dikiz aynayı da milimle kurtardım. Sekizinci trafik lambası, biraz hızlandık mı onu da geçtik. 15. durak, son durak ve mola. Demli bir çay eşliğinde, hızlı hızlı hamlelerle oynadığımız geleneksel tavla muhabbeti, hah işte düşeş, mars, yine yendim. Sıra geldi dönüşe, sağda bir çukur, solda bir çukur, liseliler, memurlar da bindi, yaşlı teyze, neredeyse 5 dakikada bindi. Dikiz aynasına baktığımda arka artık görünmüyor; ter kokusu, iş sohbetleri, patronu çekiştirenler, yemek tarifleri, sınav muhabbeti, cep telefonu, kitap okuyanlar. Herkesi ezberlemiştim. Hayat, sonu nereye gittiği belli bir yol gibiydi benim için. Hiçbir sapak, dönemeç dahi yoktu bu yolda. Devamı

yazı çizi