Şub 17

Kumsalda uzanmış, kitap okuyorlar. Hep kısa gelen bir tatilin sonu. Nazım’ın kafasındaki kalabalık azalacağına artmış. Yanıbaşında uzanan Serkan’a bakıyor gözlüklerinin altından. Onun kaygısızlığına, bunca yıl sonra umursamazlığına ifrit oluyor. Oysa tatile kafasında fazlalık yapan nesneleri ayıklamak, sabrını genişletmek için gelmişti.

Devamı
Şub 16

Bay Co, odasının penceresinden Hoopsty tepesini izledi. Çocuklar rengârenk uçurtmalarını uçuruyorlardı. Aynada yüzüne baktı. Azıcık gülümsemeye çalıştı. Fakat beceremedi.

Hazırlanıp işyerine gitti. Mürekkep lekeli beyaz önlüğünü bağladı. Ağzında sabahtan kalma ekşi bir tat vardı. Bu hali yüzüne de yansımıştı. Tam işe başlayacaktı ki, Bay Fo patronun onu odasına çağırdığını söyledi. Elindeki mühürleri bıraktı.

Devamı
Ara 25
“Sonsuz Bekleyiş”, Sasha Vinci

Evet, nerede kalmıştık? Ha, şu “öfkeli Tanrı”dan bahsediyordum sana. İnsanları oldukları yerde eriyen heykellere dönüştüren Tanrı’dan.

Buraya yeni gelmiş diyorlar. Herkes köşe bucak kaçıyor. Saklanabilirsen kem gözlerinden yaşadın demektir. Geçtiği hiçbir şehirde insan bırakmamış diyorlar.

Önce bir bulut şeklinde görünüyormuş. Tanrı görmeyenler “İşte ben de gördüm, ben de” diye sevinirken vücutları kaskatı kesilivermesin mi!

Bazen kargalar bile daha sevimli görünür ya en renkli kuşlardan, ya da zifiri bulutlar güneşin yakıcılığından daha neşelidir. İşte hayatta kalanlara da dünya böyle görünmeye başlamış.

**

Devamı
yazı çizi