Oca 19

“İçimin sesi tik taklara bölünür bazen, bir tik hüzün, bir tak sevinç. Bir tik korku, bir tak umut. Görmezden gelinen saatlerde hayat akıp giderken, bu tik taklar içimi sessizce bir kum saati gibi doldurur. Hiç durmadan bir aşağı bir yukarı akan… Kumlar aşağıya süzülürken içimin bir yanını ferahlık kaplar, diğer tarafa süzülürken yine dolarım.  O kum saatine bakar ağlarım…  Bilirim hayatın büyüsünü, dokunduğunda meyve açacağını. Lakin ben de böyleyim işte… Bir kum saati… Tik, tak…”

Devamı
Haz 04
Resim: Gözde Yüksel

“Para ve statü kazanmak çok çalışmakla doğru orantılı olarak artan bir durum değil,” dedi Ayşe. Gözlerini Başak’ın son tablosuna dikmiş konuşurken. “Stratejik düşünme, politik davranma, oyun kurma, bunlar kurumsal iş yaşamının başarı için olmazsa olmazları ve maalesef oyun böyle kurulduğu için kuralına göre hareket etmediğinde rahatlıkla dışında kalabiliyorsun. Tabii her kurumun kültürü ya da stratejisi kendine göre.” Bu cümleleri kurarken derin bir nefesle içini çekti ve ilgiyle Başak’ın tablosuna bakmaya devam etti. “Ve fakat hepsi bullshit neticede,” diyerek Bengü’ye hınzırca bir bakış attı. Yıllarca plaza İngilizcesiyle konuşulan bir şirkette çalıştıktan sonra oradan kaçarcasına uzaklaşan Bengü için bu bakış yeterliydi. Bilmez miyim, dercesine gülümsedi.

“Sahi” diye sordu Ayşe. “Ne kadar zamandır profesyonel olarak resimle uğraşıyorsun?” Devamı

May 08

“Hey susun, susun bakayım. Sessizlik lütfen. Hey kime diyorum ahali, kesin su kahrolası mırlamaları!” dedi ve olanca gücüyle tokmağı masaya vurdu yüce reis. Hepimiz onun bu öfkesinden korkup,  patilerimizi sıkıştırarak olduğumuz yerde sindik. Şakaya gelmezdi yüce reisin öfkesi. Eski, yaman bir sokak kedisiydi ve tek başına koca bir kurt köpeğini alt ettiği herkesçe bilinirdi. Şehir efsanesi mi yoksa gerçek miydi, bunu test etmeye kimse cüret etmemişti bugüne kadar.  Devamı

yazı çizi