May 04

Yazıklar olsun | Yahya Salim

Yazan Editör Kategori atölyeden

Yağmur yağıyordu, sırılsıklam açtım. Evlerin ışıkları yanıyor, bacalarından kesif duman çıkıyordu. Sokağa burnunu uzatan, dünya yerinde duruyor mu diye merak eden bir Allah’ın kulu yoktu. İnsanlar koltuklarına mıhlanmıştı.

Kapı önlerine bırakılmış torbaları koklayarak ilerliyordum sokakta. İyi insanlar bırakmıştı bu torbaları, içlerinde yağlı ve baharatlı yemek artıkları, tavuk kemikleri ve kürdanlar, küf ve deterjan kokusu; sırtı pek mahalle sakininin aklının ucundan bile geçmeyecek tuzaklar… Üzerine işedim torbanın, adabı muaşeret gereği – annem, teşekkür ettin mi oğlum diye sorardı hep, önümüze iyice sıyrılmış, kokuşmuş bir kemik parçası atıldığında bile.

Karşıdan süzülerek yürüyen dişinin rüzgâra asılı kalmış kokusunu çektim içime, heyecanlandım. Hüzünlü, tasalı, umutlu bir hali vardı ve elinde bir şemsiye. İçi içine sığmıyordu, iyilik taşıyordu bedeninden. Durdum, bu güzel kokuların sahibine şefkatle baktım. Bu türden fazla yoktu etrafta. Giderek azalıyordu sayıları. Nedense tekmeleyen, söven, ekşimsi kokan, tüküren türle çiftleşiyor, onlara benzeyen eniklerini sokağa salıyorlar.

Kadına baktım; gülen gözlerim, dünyanın her yerinde, her dilinde geçerli bir selam olarak yola düzüldü.

Kuyruğumu sallayıp yürüdüm ona, sarılmaya. Tedbiri elden bırakmadım, ürkütmeden, sanki onun gerisinde kalmış gibi menzilim. Gözucuyla kollayarak. Yaklaştı suretlerimiz. Adımlarım hızlandı, onun nabzı hızlandı.

Bir mekanizmanın çalıştığını haber veren klik sesi geldi şemsiyesinden. Kokusu değişti. Korkuyordu. Korktuklarında saldırır bunlar. Şemsiyesiyle mi? Rüzgârda dağılmak üzereydi şemsiye ve onu bir klik sesi mi koruyacaktı? Bakışlarımdan, geceden, dünyadan…

Yağmur yağıyordu ve açlığım umrumda bile değildi. Bıçkın bir köpek çıktı ortaya, bir çalının arkasından. Hiç sevilmemiş hayatta, hiç oynamamış, her lokması için kavga etmiş, paralanmış, paralamış. İnsanlardan vazgeçme kardeşim, demiştim ona bir vakit, pis pis bakmıştı sırtını gererek.

Hırladı bana. İnsanlara gözkulak olmak üstüme vazife değil arkadaşım dedim, artık değil,  bana bulaşma. Seni durduracak ya da yargılayacak değilim.

Kadın telaşla, korkuyla, körlemesine ilerliyordu sokakta. Ceplerini yokluyordu. Koşmaya başladı.

Not: yazı çizi atölyesi öykülerinden.

Yorumlar akışı .

yazı çizi  
Facebook Twitter More...