Oca 28

Sözde | Begüm Özbakır

Yazan Editör Kategori Genel

Evin güneş alan penceresinin önünde kahvemizi yudumluyorduk. Baktım lafa gireceği yok, ben sorayım dedim:

— Ee, nasılsın?

— Çok tuhaf be Nurdan. Daha tam alışamadım, zamanla artık.

— Konuştukça geçermiş, içinden atarmış insan. Biraz anlat be Gülden!

— Nesini anlatayım ki biliyorsun işte her şeyi…

— Baştan alalım. Nerede tanışmıştınız Ali’yle, hatırlayamadım?

— Kıbrıs’ta bir müzayedede. Ben öğrenciydim, sırf merakımdan gitmiştim. O da okulun en genç doçentlerindendi.  Yan yana denk gelince sohbet etmiştik. Hiç unutmam bana “32 yaşında profesör olacağım” demişti. Yaşım küçük etkilenmiştim. Aman ne bileyim işin buralara geleceğini…

— Bir şey almış mıydı müzayededen?

— Aldı, durumları baya iyiydi ailecek. Çok güzel, antika bir plak vardı; onu satın aldı. Ben de çok beğenmiştim. Hep anneannemden özenirdim plaklara. Heyecanımı fark etmiş olmalı ki dönüp bana “Bu plak şimdilik benim. İleride ‘bizim’ olacak, göreceksin” demişti. Çok şaşırmıştım.

— E haklı çıktı ya adam görüyor musun, hahaha!

— Valla öyle oldu, Nurdan. O zaman içimden “Aman ne saçmalıyor bu?” demiştim ama yalanım yok bir yandan da hoşuma gitmişti. Dil mi, dilber mi demişler; adamın ağzı iyi laf yapıyordu.

— Vay be adamdaki özgüvene, romantikliğe bak!

— Ay ne özgüveni Nurdan, delirme! Adam psikopatmış haberimiz yokmuş.

— Öyle deme Gülden, yıllarınız geçti beraber.

— Gençliğin çürüdü desene!

— Aman, tamam bırak Allah aşkına Ali’yi. Sonra neler oldu falan soracaktım, vazgeçtim. Şimdi nasılsın?

Kahve kupasını avuçlarının içine alıp sıkı sıkı tutuyor. Sanki ondan destek alıyormuşçasına masaya koymadan cevap veriyor:

— İyi ya çok şükür…

— Kız yok değil mi bir şey? Bir duraksadın?

— Yok Nurdan. Alışmamışız mutlu olmaya ya anca böyle ifade edebildim. Alışma dönemindeyim dediğim gibi…

İçimden “Söyle artık Nurdan!” diyordum ama bir türlü lafa giremiyordum. Gülden’in mutlu olduğuna inansam güç alıp anlatacaktım her şeyi. Nereden başlasam, nasıl desem diye düşünüyordum.

— Gülden kaç sene oldu görüşmeyeli, bu kadar mı anlatacakların yani? Alemsin. Biraz bahset şu yeni adamdan yahu.

— E yavrum biliyorsun işte. Kıbrıs’tan döndüğümde yapayalnızdım. Ailem sırtını dönmüştü bana, daha öğrenciyken evlendim Ali’yle diye, biliyorsun; e boşanınca da hemen affetmediler tabii. Bir süre resmen beş parasız kaldım. Neyse sonra iş buldum, ailemle aram düzeldi, derken toparladım durumları. Kendimi tutsak hissettiğim evliliğimden kurtulup özgürlüğe büyük adım attım, kendi evime çıktım.

— Yahu yeni adam diyorum, mutlu musun diyorum? Buraları biliyorum zaten kız, güldürme beni, hahaha!

— Dur, geliyordum zaten ona. İş yerinde tanıştık. Nazik, efendi bir adam. Önceki kabasakallarla alakası yok. Evrenden dersimi almışım artık sanırım. Yoksa böyle bir adam çıkmazdı karşıma. Aynı tip dangozlarla devam ederdim.

— Vay vay, laflara bak. Ay çok sevindim senin adına Gülden.

— Benden bu kadar valla. Şimdi sen anlat. Ne var ne yok? Var mı birileri?

Madem mutlu, Ali’yi unutmuştur artık. Fırsat bu fırsat söylemeliyim.

— Var. Aslında sana epeydir anlatmak istiyordum da görüşemedik işte.

— Valla senin suçun canım görüşemememiz. Köşe bucak kaçtın resmen. Yok hastayım, yok işlerim çok yoğun, yok o, yok bu…  Neyse geç olsun, güç olmasın, dinliyorum seni. Kimmiş bu şanslı?

— Gülden söyleyeceğim ama n’olur tepki vermeden önce beni bir dinle.

— Nasıl ya? Neden tepki vereyim ki? Söyle gitsin, alemsin, hahaha!

— Ali’yle beraberiz biz.

Kahkahası sönüveriyor.

— Ne? Ne zamandan beri? İnanamıyorum sana Nurdan.

— Ben de inanamıyorum Gülden. Bir anda oldu inan ki! Senden sonra bunalıma girdi, beni arayıp duruyordu dertleşmek için. Öyleydi böyleydi derken yakınlaştık, sevgili olduk. Çok istedim sana anlatmayı ama başaramadım.

— Güya en yakın arkadaşlarız be Nurdan. Gerçekten inanamıyorum. Sana bin kere anlattım adamın nasıl ikna edici olduğunu, insanın kandığını, sonra karalar bağladığını… Ah Nurdan Ah! Yazıklar olsun Ali’ye… Kadın mı kalmadı koca ülkede de sana dadandı. E sana da yazıklar olsun!

Sıkı sıkıya tuttuğu kupayı bir hışımla masaya koyuyor. Çantasını kaptığı gibi, ağzımı açmama fırsat vermeden evimden çıkıp gidiyor.

***

Çantamı aldığım gibi çıktım evden, ne de iyi yaptım! İhale de ona kaldı mı? Hahaha! Çok rahatladım ya. Sabahtan beri sorularıyla terletti beni Nurdan. Kaçamak cevap vermeye çalışıyorum anlamıyor, illa ayrıntı isteyecek! Ucundan kıyısından bahsettim ki nazarı değmesin kem gözün! Erkan’dan sonra kimseyi alamadı hayatına malum. Şimdi nasıl diyeyim kıza Ali’den boşandım, hemen de birini buldum, çok mutluyum… Üstelik bu kişi Erkan…

Not: yazı çizi atölyesi öykülerinden. Begüm Özbakır’ın diğer öyküleri için tıklayın.

Yorumlar akışı .

yazı çizi  
Facebook Twitter More...