Şub 26

Issız kumsalda gece vakti. Vişne ağacının tepesindeyim. Serçeler uçuşuyor ay ışığıyla söyleşerek, sevişerek.  Olmuş vişne tadında yaşıyorum şimdi mutluluğu, ayın gülümseyen yüzünde bu muhteşem geceyi. Çocukluğumun vişne ağacı; dalları arasında saklambaç oynadığım, yemişleriyle karnımı doyurduğum, yasak düşlerimin saklı mekânı. Sevgili vişne ağacım…

Alacakaranlığında gecenin, kara bir orman, deniz. Usulca tutup ucundan ay’ı, atıyorum karanlığa. Yerine güneşi koyacağım. Masmavi bir ormana dönüştü bile deniz, kuşların şarkısında. Devamı

Şub 20

Ilık kış gününün bulutlu öğle sonrasıydı. Kentin kalabalığında kendi içlerine çekilmiş insanlar hızlı hızlı yürüyordu. Bu kadar çok köpek, gündüz vakti bu sokakta hiç görülmezdi. Tek tek yürüyenler, oturan adamın çevresini sarmış, köpek çetesine meraklı bir bakış atıp kaçar gibi uzaklaşıyordu. Sırtını kitapçıya verip bekleyen gençler, kaçamak gözlerle onlara bakıp kimin ne kadar korktuğunu ölçmeye çalışıyordu.

Derken bir sokak fotoğrafçısı, elindeki makineyi oturan adama doğrultup art arda deklanşöre basınca ortalık birden aydınlanıverdi. Devamı

Şub 19

Bakmayın öyle yüzüme. Ne dememi bekliyorsunuz? Çocuktuk, ne yaptığımızı bilemiyorduk mu demeliyim? Üzgünüm, kendimi kandırmayı bırakalı uzun zaman oluyor, farkında değil miydiniz? Siz zaten hiçbir şeyin farkında değilsiniz ki. Olmadınız hiçbir zaman. Olamadınız. Benimse o günden beri kulaklarım yalnızca bir sözcüğü duyuyor. Neden?

Ne şu ağaçta cilveleşen kuşların ne de rüzgârın sesini duyuyorum. Devamı

yazı çizi