Tem 17

− Kapı açık Serin, gir içeri. Ha yalnız değilsin öyle mi? Buyur kızım, kusuruna bakmayacaksın bu koca ihtiyarın.

− Çok havasız kalmış burası yine dedem.

− Dinine yandığımın kolları tutmuyor ki açayım pencereyi! Vatan dedik, savaş dedik; kanımızı, canımızı vermeye hazır siper ettik göğsümüzü. Öleydik de vatanın bu hallerini görmeyeydik.

− Başlama ahretlik konuşmalara yine ay dedem; bak oğlun, kızın, torunların… Ölüp de bizi yetim mi koyacaktın a dedem! Devamı

Tem 02

“29 harfi birden kullanacağım bir kelime bulacağım anne. Bu yeni kelime, sonsuzluk gibi derin anlamı olan bir kelime olacak” derken ne kadar da inanmıştım yapacağım şeye, çocuk aklı işte.

“Artık senin yanında kalsam ya, oraya gitmeyi hiç istemiyorum” deyince zavallı annemin gözbebeğindeki büyüme her şeyi anlatıyordu; onu artık ziyaret etmemem gerektiğini anlatan bakışlardı bunlar. Yatılı okulun son yılındaydım. Başladığım işi bitirememe huyum yüzünden kalıyordum yurtta. Yoksa çoktan kaçmış olurdum, sırf anneme söz verdiğim için kaldım o lanet yerde.

Bu hastanenin havası daraltıyor beni, hele bu deliler. Her köşede biri: bahçede, odada, lavaboda, koridorda… Devamı

May 28

− Of yine başladık tıraş ol, saçını kestir muhabbetlerine; iyiydik böyle! Tıraş olmadan gitsek işe ne olurdu yani. Ayakkabılar boyatılacak daha.

− Mızmızlanma kalk; üç ay oldu, özlemedin mi Gül Ahmet’in hikâyelerini? “Memleketin vaziyeti fena genç! Herkes ayrı telden çalıyor” diye başlar, “Bizim köyde bir sosyalist bilmem kim vardı” diye devam eder. Ezberinde mi son haberler? “Üç ay gittin gâvur memlekete, olup biteni takip ettin mi bakalım?” diye çeker şimdi seni sorguya.

− Tembelliğim Gül Ahmet’e işler mi hiç.

***

İzmir’in temmuzunu sevmiyorum arkadaş, zorla mı? Hava boğazıma çöküyor adeta, nefes alamıyorum. Devamı

yazı çizi