Eki 28

Anası öldüğünde on iki yaşındaydı, istemeye ilk geldiklerinde on beş, evlere temizliğe gitmeye başladığında henüz on yediye basmamıştı Safiye.

Sabah yedide evden çıkarsa Çayyolu, sekizde çıkarsa Kurtuluş, yedi buçuksa saat Bahçeli’deki eve gidiyor demekti. Otobüste kafasını cama yaslayıp yol boyu hayaller kurardı. Halıları süpürürken, camları silerken, eğilirken, doğrulurken, bezleri sıkarken… “Güle güle kirletin abla.” deyip çıktığı her evden sonra bir adım daha yaklaşıyordu hayallerine.

“Al kızım, ben bu ayakkabıları artık giymiyorum.” diyen hanımının verdiği ayakkabı kutusu, hayal kumbarası olmuştu. Koynundan çıkardığı parayı, kuruşuna dokunmadan atardı. Ara sıra önünden geçtiği vitrinlere gözü takılsa da “Dön kız önüne, sağa sola fazla bakma!” diyerek hırsla başını öbür tarafa çeviriyordu. Devamı

yazı çizi