Oca 07

− Nasıl yani? Ay Dede’nin sakalına tutunmaktan sıkılan umutlar, denize düşünce yakamoz mu oluyorlar?

− Evet, dalgalar o umutları gitmesi gereken kıyılara bırakıyorlar. Oradan da umutlar insanlara ulaşıyorlar.

− Saçma. Deniz her zaman dalgalı olmuyor ki. Hem denize kıyısı olmayan ülkelerde yaşayan insanlar ne yapıyor? Umutsuz mu kalıyor? Devamı

Ara 19

“Yorgun fincanı koydum masaya.” Aman ne güzel yaptın. Yorgun fincanmış. Laflara bak laflara. Fincanın yorgunu mu olurmuş? Desenlisi olur, varaklısı olur, kulplusu, kulpsuzu, Paşabahçe’si, Kütahya’sı olur, yorgunu ne alla sen? Ne yazmış başka? “Bazen çoklukta boğuluyorsun, basit yokluk oluyor.” Allah kimseye yokluk vermesin. Âmin. Harçlığı mı yok bu kızın? Yokluk mu çekiyor da söyleyemiyor? Boğuluyorum falan demiş. “Perdeleri hiç açmadım o sabah.”  Pencereyi de açmamışsın. Ben açayım da hava girsin biraz. Ha şöyle. Devamı

Ara 04

Bu sefer çekip çıkmadım kapıyı. Çarpıp çıktım. Tüm sığınaklarım, düşman tarafından bulunmuşçasına, kaçar gibi. Elimde bir çanta. Siyah ve küçük. Hani deprem anında yatağınızın yanında, yanı başınızda bulunması gerekenlerden. Şiddetle sarsılırken, aklınıza ilk gelmesi gerektiği söylenenlerden. Hangi insan öyle bir zamanda çantayı düşünür ki? Onu bırak, gerçekten var mıdır böyle bir çanta? Dizilerde, filmlerde yolunda gitmeyen bir şey olduğunda, kadının hemen doldurduğu valizlerden olmadı hiç hayatımda. Devamı

yazı çizi