Nis 02

trambolin-kafasiKalıplardan, rutinlerden, “doğru”lardan o kadar sıkıldım ki kendimi hoplayıp zıplamaya vurdum.

Trambolinde zıplarken epeyce “aydınlanıyor” insan. Ancak hep aynı “zıplamaya uygun” müzikleri dinlersen yine kısır döngüye varıyorsun. Kafa rahatlamadığı gibi şişmeye devam ediyor. Bunu fark edince unuttuğum CD’lere göz attım. Ciwan Haco’nun “Na Na” albümünü buldum. Tam trambolinlik! Otururken ya da dans ederek dinlemek de mümkün.

Her gün bir kalıbı daha görüp kırma kafasında kalma ümidiyle…

Ara 04

Bu sefer çekip çıkmadım kapıyı. Çarpıp çıktım. Tüm sığınaklarım, düşman tarafından bulunmuşçasına, kaçar gibi. Elimde bir çanta. Siyah ve küçük. Hani deprem anında yatağınızın yanında, yanı başınızda bulunması gerekenlerden. Şiddetle sarsılırken, aklınıza ilk gelmesi gerektiği söylenenlerden. Hangi insan öyle bir zamanda çantayı düşünür ki? Onu bırak, gerçekten var mıdır böyle bir çanta? Dizilerde, filmlerde yolunda gitmeyen bir şey olduğunda, kadının hemen doldurduğu valizlerden olmadı hiç hayatımda. Devamı

May 21

“Kesin şu alkışları, müziği duymak istiyorum.”

Latin müziğinin ritmine kaptırmış, gözleri kapalı dans edercesine sallanan kız, kafasından böyle bağırmayı geçiriyordu.

“Bizim memleketimizde alkışlamazlar. Oturup sessizce dinleriz biz. Ne o öyle, kendinden geçmiş çılgınca alkışlıyor. ‘Kesin!’ dedim duymadınız mı?

Ha şöyle… Bırakın dinleyelim.”

Sesi çıkamadı. Müzikle salınırken düşünmeyi sürdürdü. Devamı

yazı çizi