Kas 01

Saatlerdir okuduğu kitaptan başını kaldırarak pencereye doğru kararsız bir ifadeyle baktı:  “Bugün hava yine çok sıcak.  En iyisi evde kalmak” diye geçirdi aklından. Geçen günkü baygınlık halini yeniden yaşamaktan korkuyordu. Öte yandan şu dört duvar arasından bir an önce kurtulmak, kendisini doğanın kollarına bırakmak için dayanılmaz bir istek duyuyordu.

“Şapkamı takar, yanıma birkaç şişe su alırım” diyerek çevik bir hareketle oturduğu yerden kalktı. Birkaç dakika içinde kırmızı şapkası ve sırtında küçük çantasıyla kapının önüne kendisinden önce dikilmiş olan görüntüsünün ardından sokağa fırladı. Devamı

Eki 22

Kara bir tren, güzel bir sonbahar sabahı, ağır ağır girdiği istasyonda poflayarak durdu. Banklara dökülen yapraklar trenin dumanından oraya buraya savruldu. İstasyonda uzun, sarı saçlı küçük bir kız babasının nasırlı elini sımsıkı tutuyordu. Yenik bir ordudan geriye kalan savaşçılar gibiydiler. Toplayarak ellerini cenk yerinden, o kara trene binerek bu şehirden sessizce çekip gitmeliydiler. Anne ve babası fısıldaşırken duymuştu: “Bu şehirde bize yer yok” demişti babası. Devamı

yazı çizi