Şub 02

“Kaç kere söyleyeceğim, geç geliyorsan sessiz gir içeri!”

“Sen de bilerek salonda yatıyorsun, rahatsız oluyorsan odanda yat.”

“Biraz dikkat etsen ölür müsün?”

“Biraz anlayışlı olsan ölür müsün?”

“Ben mi anlayışsızım?”

“Hoşgörü abidesi olduğun söylenemez.”

Devamı
Oca 25

Elindeki tahtadan oyma küçük kuşu havuza daldırdı, daireler çizdi. Rengârenk parıldadılar. Su, ilahi güzelliğine minnettar gibiydi. Altın buklelerini atarak başını sola çevirdi. “N’olur bir şeyler yapsan?” Dakikalardır süren sessizliği böyle bozulmuştu. Mahzun, yalnız, görkemli sessizliği.

“Bu onlar için bir armağan değil, biliyorsun. Bizimki gibi bir hayata uygun ruhları yok.” Z’nin sesinde her zamanki haşmetinden eser yoktu. “Ölüm de hayat gibi huzur veriyor onlara.” Gözlerini devirdi çocuk.

Devamı
Oca 19

“İçimin sesi tik taklara bölünür bazen, bir tik hüzün, bir tak sevinç. Bir tik korku, bir tak umut. Görmezden gelinen saatlerde hayat akıp giderken, bu tik taklar içimi sessizce bir kum saati gibi doldurur. Hiç durmadan bir aşağı bir yukarı akan… Kumlar aşağıya süzülürken içimin bir yanını ferahlık kaplar, diğer tarafa süzülürken yine dolarım.  O kum saatine bakar ağlarım…  Bilirim hayatın büyüsünü, dokunduğunda meyve açacağını. Lakin ben de böyleyim işte… Bir kum saati… Tik, tak…”

Devamı
yazı çizi