Nis 22

Kapı çalıyor. Zırr zırrr. Israrla çalıyor. Zırrr zırrr. Gecenin bir vakti kim gelebilir ki! Ahmet koşup kapının ardından birkaç kez “Kim o” diye sesleniyor. Ses yok, ses gelmedikçe merak ve korku duygusu artıyor. “Açmayalım” diyorum. “Açmayalım ki bitsin bu saçmalık.” Bütün gece yaşadıklarımız yetmezmiş gibi. Bir de bu neyin nesi ise…

“Ahmet” diyorum, yok gitmiş. Mutfaktan büyükçe bir bıçak alıp gelmiş, bir eli de kapıda. “Ne yapıyorsun” diyorum. “Çekil kenara, nefsi müdafaa diye bir şey var” diyor. Tabii avukat beyimizden daha mı iyi bileceğiz! Delikten bakıyoruz ama kimse yok. Amiyane tabirle, götümüz üç buçuk ata ata kapıyı açıyoruz. O da ne! Birtakım Reptilianlar evimize gelmiş, oğlumuz Can’ı alacaklarını söylüyor. “Bu ne saçmalık canım, önce beni çiğnemeniz lazım, anayım ben ana” diye haykırıyorum. Devamı

Nis 16

Simsiyah bir gece. Dedemin çiftliğinde tarlalara doğru yürüyorum. Yemyeşil buğdayların içine dalıyorum. Başaklar, ilerledikçe yol açıyor bana.

Kendimi, kavmini kurtarmak için denizi ikiye yaran Hz. Musa’nın ardından, Allah tarafından vaadedilmiş topraklara yürüyen, ona inanan insanlar gibi hissediyorum. Devamı

Nis 14

Komiser İsmet olay mahalline gelene kadar ortalık durulmuştu. Ancak sedyelerle ambulansa taşınanların durumuna bakılırsa az önce kan gövdeyi götürmüş olmalıydı. İçeride her yan cam kırıklarıyla doluydu. Barın arkasındaki camekanda dizili şişelerin çoğu parçalanarak yerlere saçılmıştı. Komiser camlara basmamak için sekerek girdi bara.

İçeride eteğinin yırtmacı jartiyerine dek açılmış, saçı başı dağınık, perişan halde bir kadın yere çökmüş, karşısındaki duvara boş gözlerle bakıyordu. Olayın şokunu henüz üzerinden atamamış kadınla şu an konuşmanın faydası yoktu.

Devamı

yazı çizi