Şub 09

cicek-makamiKafanızdan bir hayat tutun, dört ayağıyla düşüversin yaşayan bir şehre. Örtün üstünü kirli beyaz bir örtüyle. Dertsiz serin ki üzerindeki lekeler canınızı sıkmasın. Saplayın pergeli örtünün üzerine, en acıtan yerine bir saksı yerleştirin. Saksıda her mevsim değişen rengârenk çiçekler. Masanın dibinde varoluşundan köhne, tahta bir sandalye. Eskimişliklerin üzerinde, saksıdaki çiçeğe hayran bir adam, sandalye acıtana kadar otursun. Etraf hep kalabalık olsun; herkes ayrı telden çalsın. Devamı

Oca 07

kirmiziEmirgân’dan Hisar’a doğru giderken sol tarafta yaşamayan bir köşk vardır. Köhne, kimsesiz, sarmaşıklarla kaplı, kokusunu içine çekemediği denize sıfır. Uyuyan bir prenses yaşar derler. Hikâyenin orada geçtiği filan yok. O prenses uyuyor hâlâ. Bizim kız geçerken bir taş atmış o bahçeye, bilmeden. İnanışa göre de oraya taş atan genç kızlar muradına erermiş. Olacak iş ya, kuyuya isabet etmiş attığı taş. Kırk deli çıkarmaya çabalarken yıllar geçmiş. Öykü, ülkemizde maşallah sıfatını hak eden kırk birinci adamla masal tadında başlamış. Sevip sevişen, üstüne bir de iki kelam edebilen her çift gibi bekârlığa hızlı bir veda edip evlenmişler. Devamı

Eki 22

renkperest-gecislerOn çocuklu Zahide Kadın’ın yedinci harikasıydım ben. Adımı Nefise koymuşlardı. Bozkırın sarı topraklarında, köyün E5 yol şeridiyle sınırlı bir rüyaya ekilmişti ömrüm.  Kaderleri yolun ötesine geçebilmekle değişen insanlarımla serpildim.  Çorak topraklardaki cahil uğultulardan sıkılıp kafamı kaldırdığımda tanıştım mavilerimle. Cümbüşü sadece ablalarının bayramlık fistanlarında gören bir çocuğun, hayallerinin gök rengi olması pek de şaşırtıcı değildi. Devamı

yazı çizi