Haz 25

Toprağı özenle saksılara döktü. Karıştırdı, üzerini düzledi, oyuklar açtı. Domates fidelerini her bir oyuğun içine tek tek yerleştirdi. Toprağı sıkıştırdı. Kendisinde ne varsa parmak uçlarından toprağa akıyordu. Mutsuzluğu, yalnızlığı, her şeye geç kalmışlığı, yaşamamışlığı… Endişeleniyordu. “Gübresi mutsuzluk olan domates fideleri nasıl büyür?” diyordu. Büyüsün istiyordu. Domatesler çubuklara tutunup büyüdükçe içinde yer etmiş karalar seyrelecekti. Onu alıp içecek, canlanacak, yaşama karışacaktı. Onlara can suyunu verirken susadığını fark etti. Hiç tanımadığı, bilmediği bir yaşama susuzluk… Bir bardak soğuk su içti. Devamı

Haz 24

− Doktor doktor baksana!

Ayşen Hemşire doktor odasına hızla daldı. İçerisi loş ve havasızdı.

− Hastane yıkılıyor hâlâ horluyorsun!

Ercüment gözlerini araladı. O ana kadar kuş tüyü bir yatakta yatıyormuşçasına rahattı. Kafasını kaldırırken kaburgalarında hissetti, eski püskü çekyatın sivrilmiş yaylarını. Ağır ağır doğruldu. Her tarafı tutulmuştu. Ağzı yapış yapış…

− Ne var? Ne oluyor? Devamı

May 30

Yıllardan beri aynı köşede, aynı pencere kenarındaydım. İçimdeki sıkıntıyı bir türlü tarif edemiyordum. Evin güleç yüzlü teyzesi Ayşe hanım, yıllardır benimle çok güzel ilgileniyor, yalnızlığını benimle gideriyordu. Her gün sevgi sözleri mırıldanıyor, yapraklarımı narince okşuyor,sulamayı ise hiç ihmal etmiyordu. Ankara’daki oğluna yaptığı nadir seyahatlerinde beni karşı komşusu Fatma teyzeye bırakır, ona sıkı tembihlerde bulunurdu. Devamı

yazı çizi