May 20

“Bir kelimeye

Bin anlam yüklediğim zaman

Sana sesleneceğim.”

Özdemir Asaf

Dükkânımın içinde çok ses var aslında, gün içinde kapıdan içeri girenlerden hep aynı yorumu almışımdır: ‘’Bütün gün nasıl duruyorsunuz bu tik tak sesleri içinde, sıkılmıyor musunuz hep aynı sesten’’. Hangi insan sever ki saatten çıkan tek tip sesi? Dükkânıma gelen insanların ellerini sıktıktan sonra boş bir kâğıt uzatırım, önce bir anlam veremezler o boş kâğıtla ne yapacaklarına. Bu eski, toz kokan, her tarafı çeşitli saatlerle dolu dükkândan akıllarında bambaşka hikâyelerle çıkarlar. Nihayetinde onları kapıdan uğurlarken beyaz kâğıda yazılmış binlerce hikâye kalır. Devamı

May 17

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yani ağır bastığından.
Nâzım Hikmet

Eğer bozkırda yaşıyorsanız gerçeğe en yakın sizsiniz. Zavallıdır insan. Zordur yani yaşamak. Lisedeki tarih hocamı hatırlıyorum. Türklerin Orta Asya’dan göçünü anlatıyordu. Biz çapulcuların anladığı dilden. “Bozkırda yaşamak göt ister evlat!” demişti. Devamı

May 16

Yerler, duvarlar en hamarat ev kadınını kıskandıracak kadar temizdi. Yeni yıkanmış çamaşır kokusunun derince hissedildiği yatak çarşafları özenle serilmiş, en küçük bir kıvrım kalmamacasına gerilmişti. Saat neredeyse gecenin biriydi. Uzunca bir zaman üzerinden çıkmayacak, tenine sevdiği kadının ellerinden daha yakın, kendi ellerinden bile yakın olacak yeşil kıyafetleriyle aynanın karşısına geçti. Aynadaki adamla göz göze geldi. Ölümcül hayal kırıklığının sebebi kendiymişçesine ondan özür diledi. Gözlerini kapatıp kalabalıktan kurtulmayı denedi. Devamı

yazı çizi