May 23

− Muzaffer, dikkatli sür. Kaç yıl oldu hâlâ kullanmayı öğrenemedin şu mereti.

− 48 yaşındayım. Kaç yıl olduğunu bilmiyorum, kendimi bildim bileli otobüs şoförlüğü yapıyor gibiyim. Yahu ne dıt dıt ediyorsun, kimsin sen?

− Ben senim Muzaffer. Olmak istediğin halinim.

− Ben mi, ben ne olmak istiyorum peki?

− Sen, sen hiç olmak istiyorsun. Devamı

May 22

− Neyse benim gitmem lazım.

− Tamam.

− Ha ama dur şeyi unuttum, yarın sabah bizim eski sınıf arkadaşlarıyla kahvaltı yapalım diyoruz. Ne dersin?

− Bilmem ki.

“Seni niye çağırdılar ki” dedi ev arkadaşım. “Bilmem, ben de çok uzak değildim onlara, yan sınıflarındaydım sonuçta” dedim ama benle ilgilenmiyor, bilgisayardan gözünü ayırmıyordu. Bir yandan da konuşmaya devam etti: Devamı

May 21

“Kesin şu alkışları, müziği duymak istiyorum.”

Latin müziğinin ritmine kaptırmış, gözleri kapalı dans edercesine sallanan kız, kafasından böyle bağırmayı geçiriyordu.

“Bizim memleketimizde alkışlamazlar. Oturup sessizce dinleriz biz. Ne o öyle, kendinden geçmiş çılgınca alkışlıyor. ‘Kesin!’ dedim duymadınız mı?

Ha şöyle… Bırakın dinleyelim.”

Sesi çıkamadı. Müzikle salınırken düşünmeyi sürdürdü. Devamı

yazı çizi